Hayranım $u reklamlarda ki yaratıcılığa.. Ama bu kadar ba$arılı ve i$levsel olanını da görmemi$tim açıkçası.. Dün gece izledim ilk defa, ardından kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum :) Ama sabah kalktığımda rüyamda gördüğümü hatırlıyorum :D


Farklı bir tarzları var tabii, olay da burada zaten.. Bırakın Jim Beam'i insanın herhangi bir sıvı alasını getiriyor.. Bira olur, Vodka olur.. Hatta bu $ekilde olacaksa su bile olur dedirtecesine.. :)))

Anlayamıyoum ama.. Eski kız arkada$ım da Reklamcılık okuyordu, hiç bu kadar orjinal bir$ey çıktığını görmedim maalesef :P

Neyse, ben çok konu$mayayım, buyrun izleyin efenim.. :))






edit post



Buradan Tost Makinası üreticilerine sesleniyorum..

Yeter artık ama, bu kaçıncı oluyor..

Hiç mi dü$ünmüyorsunuz insanları ya? Tamam güzel, teflonlar kolay çıkarılabilsin diye makinanın iki yanından kulağım kadar(!) kulakçıklar çıkartıyorsunuz.. Ama, hiç mi dü$ünmüyorsunuz gecenin bir köründe karnı acıkıp tost yapmaya çalı$an alkollü bir bünyenin onları tutarak kapağı açmaya çalı$acağını ? Hadi o benim salaklığım, neden böyle kapak açma $eysi gibi yapıyorsunuz ?

Evet, isyan ediyorum sağ elimin 4 parmağının ucu yanmı$ durumda..

Salağım ben, kesinlikle :)

edit post

Medusa'yı okurken girdim.. Mynet'in haber sitesine. Gördüğüm manzara kar$ısında yüksek sesle bir kahkaha patlatmadan duramadım..

Hani bir kamera $akası vardı hatırlarmısınız, Japonya'da idi sanırım.. Bir grup treni iterek çalı$tırmaya kalkı$ıyordu.. Hah, buda öyle bir$ey i$te :))

Buyrun resim..



edit post


Hala daha hafta tatilimde neden uyuyamadığımı irdeliyorum.. Sabahın bir köründe, saat 6 da kalktım.. Günü değerlendirelim bari :)

Sabah sabah sitenin önünde ki koruda biraz spor yaptım.. Alkol, sigara her$ey var, dengelemek lazım biraz :))

Kaç gündür sabahın 5'inde i$e gittiğim için kahvemin tadını bile özlemi$im, çıktım balkona güzel bir kahve ve arkada Aznavor çalıyor.. Mm, mis gibi.. :) Aslında hiç dı$arı çıkasım yok, sabahtan ak$ama kadar evde oturup müzik dinlemek istiyorum.

Ne yapsak ne yapsak diye dü$ünürken aklıma süper bir fikir geldi. Çıkıp bir iki tane kilise gezeceğim.. Hatta bulabilirsem bir iki ki$i ile görü$ürüm belki. Fotoğraf makinesini yanıma alıyorum umarım güzel bir$eyler bulup çekebilirim..

Ne arıyorsun diyenlere, $urada ki yazımda bahsetmi$tim..


Yukarıda ki resimde bulunan gibi kriptler arıyorum :) Hadi bakalım, kolay gelsin bana o zaman :)

edit post

Ahh bu mesajlar silsilesi..

Nedir bir türlü anlamıyorum. Gelen sms mesajları, mailler her$eyi geçtim msn üzerinden yazılanlar.. Açıkçası bana hiç samimi gelmiyor.

Neydi ya, bizlere öğretilen bu günlerde büyüklerimizi telefon ile aramamız değil miydi ? Seslerini duymak, sesimizi duyuyarak az da olsa özlem gidermek, mübarek günlerini irdelemek değil miydi?

Açıkçası ben dün ak$am öyle yaptım.. Telefon ile konu$mayı sevmememe rağmen içimden geldi, aradım büyüklerimi. Hele ki kandil kutlamak falan hiç haz etmem.. Ama büyükler i$te bekliyorlar.

E peki ne olacak bu farklı yollar(!) ile gelen mesajlar ? Dün ak$am da benim için kli$e olan bir$eyi gerçekle$tirdim.

Bir hazır mesaj var $öyle;

Tövbe güvercini kalbinize konsun, af dalgaları kıyınıza vursun.. Saadet kervanı kapınızda dursun, dualarınız kabul, kandiliniz mübarek olsun..

Geçtiğimiz sene kuzene gelmi$ti sanırım.. Deği$tirdik biraz. Atabildiğim herkese attım bu mesajı, bir nevi sitem olarak...

Tövbe güvercini yemek olup tabağınıza konsun, af dalgalarında sörf yapasınız.. Saadet kervanı üstündenüz geçsin, dualarınız kabul, kandiliniz mübarek olsun..

Pek tabii bu mesaja dahi " Te$ekkür ederim seninde mübarek olsun " gibi cevaplar geldi.. İ$te bu sebeptir benim bunları samimiyetsin bulmam.. Birçok ki$i ne gönderdiğini bilmiyor, mesaj gelenler okumuyor bile..

Neyse,

Dediğim gibi pek huyum değildir.. Ama içimden geldi..

Geçmi$ kandiliniz mübarek olsun efenim..

Mutluluklar :)

N*

edit post

Pi$man değilim..

Evet, hayatımda yaptığım hiçbir$eyden pi$man değilim.. İyi ya da kötü, hata ya da doğru.. Hatalar bir$eyler katmı$tır, doğrular da öyle pek tabii.. Kötülüklerin kötü olduğunu anlamı$, iyilikleri sevmi$imdir her zaman.

Bir $arkı var. Edith Piaf seslendirmekte. Yakın tarihte bu kadar etkileyen bir parça daha olmamı$tır sanıyorum..

Değilim, olmayacağım.. Umarım..

Oui, c'est vraiment vrai.

Buyrun, $arkıyı buradan indirebilir ve dinleyebilirsiniz..$iddetle tavsiye ediyorum !




edit post



- Çatır çatır ingilizce konu$up ondan sonra kar$ınızda ki insanın size Türkçe cevaplar vermesi deği$ik bir duygu.. :)

- Ne istediğini bilmeyen insanlardan nefret ediyorum.

- A$ık olur gibi olmayı çok seviyorum.

- Özlemeyi de tabi..

- Immm, buzz gibi birayı her$eyden çok seviyorum..

- $imdi öğrendim bir arkada$tan, kandilmi$ bugün. Ama gerçekten bilmiyordum içmi$ bulundum o buzz gibi birayı..

- Yattı balık yan gider.

- Balkonları da çok severim.. Biraz yüksek olsun, güzel manzara olsun, $öyle deniz falan görsün.. Pek bir$ey istemiyorum yani :)

- Çok yoruluyorum.. Hele $u yeni aldığım ayakkabılar öldürüyor beni.

- Tepkiliyim, nasıl tepki koyacağımı bilmiyorum.

- İ$imi gerçekten çok seviyorum.. Bütün her$eyi büyük bir keyifle yaparken, herkesin " Allah kolaylık versin " demelerini anlayamıyorum.

- Bir ki$i tarafından yanlı$ anla$ılmak ve onu g.t etmek istiyorum!

- 1,5 ay gibi bir suredir $u blog camiasını da pek bir sevdim. Güzel $eyler :)

- Evet, çok sevecenim sanırım.

O kadar madde yazdım ya.. Bir tek isteğim var.

Tanrım beni akıllı ve güzel kadınlardan korusun.. Var bir tane. Sonumuz hayır olsun :)





edit post

Vermek ve almak mı ?
Yoksa,
Kazanmak ve kaybetmek mi ?

edit post




Sevgilin ile kavga ettikten sonra yumu$amak için, Viski..
Agresif olmak için, Cin.
Romantizm için $arap.
Sızmak için Vodka..
Çıldırmak için Tekila.
Keyif için Bira.
Ve..
Hepsi için, Rakı...

edit post



Ben, ablam, annem ve eni$tem oturuyoruz.. Güzel sohbetler geli$iyor pek tabii. Zira tüm aile alkolün tesiri altında :)

Arada, annem ütü masasını getiriyor.. İsyanlardayız, anne gelde oturup iki kelime laf edelim diye. Zaman geçiyor, annem her zamanki gibi devam ediyor yapmayı istediği $eye.. Derken;

Ablam : Anne, sabah o ütülerin hepsini bitmi$ görmek istiyorum! Bir tane bile kalmasın..
Annem : Ben size bugüne kadar ütüsüz don bile giydirmedim be!
Eni$te : ( Buruk bir sesle Anne'me ) Anne, biliyormusun.. Ben ilk ütülü donumu Aslı'dan giydim..
Annem : Nasıl bir duyguydu peki ?

Ailecek bir kahkaha.. Arkasından uyuyan Baba'dan gelen ultimatom..

Eni$te : ( Kısık bir sesle ) Pek fark yoktu, aynıydı..
Annem : Biz ailecek severiz ütü yapmayı.. Vaktinde baban, Aslı'nın bezlerini bile ütülerdi.

Hep beraber dona kalarak anneme bakarız.. Ve açıklama gelir ;

Annem : Hijyenik olsun diye :)



edit post



Bundan birkaç yıl önce, bana üzerinde bir dörtlük bulunan o kağıt parçasını verdiğinde anlayamamı$tım.. Çok kurdum bu cümleyi, ke$ke..

" Derdim seni, bana benzetmek değil.
Bu hayatı, sana öğretmek değil.
Ama değil mi ki babayım, öğütler vereceğim.
Kırk yaşında gelsende seni merak edeceğim. "

Bama $imdi çok daha iyi anlıyorum anlatmak istediğini..

Babalar günün kutlu olsun Baba'm

edit post

Dün fotoğraf çekmek için sahile inmi$tim..
Birden aklıma bir$ey geldi, daldım kaldım.. Dü$ündüm bol bol..


Büyük bir dalga, kıyıya vurduğunda acaba kaç tane ufak ta$ı yerinden oynatıyor(!).. ?

edit post


Burada ki yazımda Kutsal Kase ile ilgili biraz bilgi vermi$tim.. Dün gece ve bugün biraz daha derinlere indim.. Biraz kafam karı$tı aslında, çok fazla isim geçiyor. Bakalım ne sade ve net $ekilde nasıl anlatabiliriz..

Kutsal Kase üzerine biçimlenmi$ iki adet efsane bulunuyor.. Bir tanesi $öyle, Hz. İsa’nın son Ak$am Yemeği’nde kullandığı ve ardından Arimatealı Yusuf’un, Hz. İsa çarmıha gerilirken damlayan kanlarını bunu kaseye doldurduğu betimleniyor. Diğeri ise, Kutsal Kase’nin aslında Magdalalı Meryem’i i$aret ettiği.. Ki bulgu ve ipuçlarına göre bu kulağa biraz daha mantıklı geliyor.

Temsili Resim

Tarihte birçok gizem ile yokolmu$(!) Tapınak $övalyeleri’ne ( Prieure de Sion ) göre de ikinci iddia geçerliydi.

Tapınak $ovalyeleri, kısaca anlatmak gerekirse Kutsal Kase ve “ Sangreal Belgeleri “ olarak adlandırılan bilgileri korumak ile yükümlüydüler.. Aynı $ekilde, Kutsal Kase ve belgelerin aynı yerde gömülü olduğunu kabul etmenin yanı sıra, bunun zekice hazırlanmı$ bir alegori ( Kısaca, bu hikayede ki ki$iler kurgu ürünüdür denemeyecek türden öykülermi$ :) ) olduğuna inanıyorlardı.. Ne olursa olsun insanlık tarihinin en fazla aranan simgelerinden bir tanesi olmayı ba$armı$.. Üstelik, Dikenli Taç, Çarmıhta kullanılan Gerçek Haç’ı geçerek..

Tapınak $ovalyelerine göre “ Gül “ sembolü sadece Kutsal Kase için kullanılmı$ bir imge olarak geçiyor bir çok yerde. Bunun için Gül’ün kullanılması ise sadece “ gizlilik “. Aynı yerlerde bir de adı “ Rosa Rugosa “ olan, Venüs yıldızı ile bağda$tırılmı$ bir gül çe$idi geçiyor. Bunun Venüs ile bağda$tırılması pek tabii akla “ Kadınsı “ bir imge olabileceğini getiriyor..

Aynı $ekilde Tapınak $ovalyeleri’nin önde gelen isimleri arasında Leonardo Da Vinci, Nicolas Poussin ve Anson ailesi gibi isimlerde vardı.. Ve bu insanlar gelecek ku$aklara bazı $eyleri anlatabilmek adına eserlerine deği$ik $ekillerde $ifreler koymayı ba$ardı.. Leonardo Da Vinci – Son Ak$am Yemeği ve Mona Lisa, Nicolas Poussin - Arkadyalı Çobanlar ve dönemin önde gelen ailelerinden olan Anson Ailesi’nin behçesine yaptırdığı Çoban Anıtı. Bu $ekilde yapılmasının sebebi de zamanımızda sanat değeri ta$ıyan eserlere değer ve önem verildiği için olabileceği söyleniyor..

Örneğin, Ferhat Kanarya bir ara$tırması sonucunda Anson Ailesi’nin bahçelerine yaptırdığı Çoban Anıtında bir$ey bulmu$.. Rölyefi ba$ a$ağı çevirdiğinizde yere diz çökmü$ olan çobanın bağcıkları ve ayakkabısı arasında “ LI “ ve “ CAX “ harfleri olduğunu iddia ediyor.. İddia ediyor diyorum çünkü ben göremedim.. Yüksek Çözünürlüklü bir fotoğraf arıyorum, bulursam payla$acağım.. CALIX, Latince’de kase manasına geliyor.. İngilizce çevirisi ise “ A vessel for drinking “ olarak geçiyor.

Ellerinde ki asaların " IV " $eklinde olmasının bir $ifre olabilirmi gerçekten?

Ardından olay, hiç tahmin bile etmediğim bir boyuta geldi.. Kim dersiniz ? Nostradamus.. Bu konunun gerçekliği hakkın pek bir $üpheliyim. Ayrıca bir vakit harcamak istiyorum. Ama kısaca $öyle özetleyebilirim.. Nostradamus’un 866 numaralı kehanetinde “ D.M.” harflerinden olu$an bir kitabeden bahsediliyormu$.. ( Kehaneti bilmediğim için –mi$ ) Ayrıca kehanet içerisinde bir kadın ve üç erkek ile ilgili bilgiler varmı$.

Kitabede bulunan D. ve M. harflerini görebilirsiniz

Buradan sonra kar$ıma birçok defa çıkan 866 sayısını incelemek istiyorum.. Gerçekten birçok yerde çıkıyor kar$ıma.. Ve ayrıca $u Four Seasons otelleri ile ilgili olarak ayrıca bir$eyler öğrenmek istiyorum.. Kurucuları, sahipleri vs.. Neden mi ? Bir yerde otelin kurucularının bugüne kadar saklanan “ Tapınak $övalyeleri “ üyesi olduklarını okumu$tum. Eğer böyle bir$ey olabilme ihtimali varsa otelin Sultanahmet’in malum yerine neden kondurulduğu konusunda birazcık aydınlanabilirim belki..

$u anda kafamdaki sorular,

- 866 neden bu kadar önemli ?

- Four Seasons ve kurucuları ile ilgili bilgiler…

- Ve eğer bu bilgiler doğruysa, tabir-i caizse bu adamlar Sultanahmet’de neyi(!) koruyorlar? Bakalım..

Bu kolay bitmeyecek.. Ama $unu söylemeliyim ki yok ben Kutsal Kase’yi bulacağım gibisinden bir amacım yok. Merak ediyorum sadece. Peki Buğra ne yapar ? Buğra merakından çatlar, tatili bırakır.. Cumartesi İstanbul’a döner.. :)


edit post

Çok $ey duymu$tum ama hiç bu kadar heyecanlanmamı$tım hakkında bir $ey duyduğumda.. Bugün sahilde günlük gazetemi okurken Memet Güler'in " Sultanahmet'in orta yerinde ki sır, açılırsa o kapı bütün dünya karı$ır" adlı yazısına gözüm çarptı. Kutsal Kase'den bahsediliyor yazısında, her$eyden önce bulunabileceği yerden bahsediliyordu. Buna ayrıca değineceğim.

Peki nedir bu Kutsal Kase ?

*Temsili Kutsal Kase

Hristiyan mitolojisinde Hz. İsa'nın Son Ak$am Yemeği'nde kullandığı kabul edilir.. Aynı zamanda Armatyalı Yusuf, Hz. İsa çarmıha gerilirken akan kanlarını ( Kökü Pagan inanı$larına dayanan bir efsaneye göre peygamberlerin kanları toprağa dü$memelidir.. ) doldurmu$tur içine. Bir sembol ya da kase, ama eğer gün ı$ığına çıkarsa ciddi manada Vatikan'ın temellerini sarsacak nitelikle bilgi ve e$yalara sahip olduğunu $urada ki bir kaç saatlik ara$tırmam sonucunda öğrendim.

Peki, Ayasofya ile Kutsal Kase arasında ne gibi bir bağlantı kurulabilir ?

Çok fazla bir bilgiye sahip değilim henüz, ama ara$tırmalarını gerçekle$tiren insanların büyük bir kısmı moziklerin, eski yapıtların gösterdiği yön olarak Ayasofya'yı kabul ediyor.

Mehmet Güler'in kaleminden aynen aktarıyorum ;

" Bizans kiliselerinin çe$itli ortak yanları vardı,. En önemli ortak özellik ise, kisenin doğu ucunda bulunan ve bizim camilerimizdeki mihrapların yerini tutan, adına da apsis denilen kutsal bir bölümün bulunmasıydı. Bütün Bizans kiliselerinde, i$te o apsisin hemen dibinde bir odacık-bölme daha vardı.. Kilise hangi kutsal azize adanmı$sa onun kemikleri ya da Hz.İsa döneminden kalan en kutsal emanetler, adına kripta denilen o küçük yerde saklanırdı. Kriptanın içine ancak ruhban sınıfından olanlar ve imparatorlar girebilir, onların dı$ında kalanlar o kısma asla sokulmazdı.. "


Yukarıda ki haritada gördüğünüz üzere apsisin bulunduğu yer açık bir $ekilde belirtiliyor. Fakat, Ayasofya'nın kriptası hala daha bulunamadı(!). Çok mu zor, hayır pek tabii.. Belki de bulunmak istenmiyor içindekilerden ötürü..


Bir süre önce $u anda Four Seasons ( Bu otel hakkında da birçok ilginç iddiaa var.. ) otelinin bulunduğu yerde bir kazı çalı$ması ba$latılmı$.. Tüm aramalarıma rağmen bu konuda herhangi bir bilgi bulamadım maalesef.. Bakınıyorum hala. Bu yazıyı yazdıktan sonra Memet Güler'e bir mail atacağım. Kendisi bahsedilen kazı alanını gezmi$ her$eyden önce fotoğraflamı$.. Umarım bir$eyler elde edebilirim. Sebebini bilmiyorum ama bu konu çok büyük bir merak uyandırdı bende.

Konu ile ilgili birkaç kitap buldum, İstanbul'a gittiğim gibi alarak ba$layacağım okumaya.. Her$eyden önce Ayasofya'ya tekrar gideceğim, bakınacağım..

Hz. İsa'nın Kutsal Kase için " Bedenim ve ruhum O'nun içindedir " dediğini biliyoruz. Kriptaların da genelde hilal $eklinde olduğu da belirtilmi$.. Peki ya Kutsal Kase, Ayasofya'nın kriptasıysa ?

Okumak lazım, çok okumak lazım.. Çook..

edit post

Gölge

06:06




Kendi gölgelerini görerek cesaretlenen, kendilerini gerçekten çok büyük(!) sanan insanları anlayamıyorum..

Hele bir de gölgeleri büyük olsun diye güne$i arkalarına alanlar..

edit post


Özlemi$im denizi be..

Güzel, sabah saat 6'da kalkmalar.. Buz gibi denize girmeler :) Deniz deseniz zaten bildiğiniz akvaryum :)

Dün ak$am fazla kaçırmı$ız ama sabah anladım.. Burada bir mekan var, Pub tarzı denize sıfır.. Oturdum, rakı içeyim dedim.. İçerken mekanın sahibi geldi, oturdu.. İçtik içtik, sabah saat 5 gibi kalktığımızı hatırlıyorum sadece :)

Bugünde tam sefa pezevenkliği yaptım.. Biramı aldım, kumsalda oturdum.. Ayaklarımı uzattım suya doğru. Çarpan dalgaların serinliği tarfi edilebilecek gibi değil.. Aynı zamanda Aznavour çalıyor. Seviyorum Fransızcayı.. Çok güzel anlatıyor istediklerini.

Not : Bu arada bugün yeni bir$ey ke$fettim. Biranızı kuma gömüyorsunuz, fakat kumun ıslak mümkünse dalgaların çarptığı bir yer olması güzel olur.. Tepenizde ki kızgın güne$ bira $i$esinin ağzını ısıtıyor. Hatta pek bi sıcak. Ağzınıza götürüyorsunuz, camın sıcaklığı arasında ağzınıza akan buz gibi bira :) Buyrun, siz dü$ünün.. Hatta deneyin mutlaka :)

Kalktım, eve geldim.. Uzun süreden beri kafamda canlandırdığım bir tarif vardı, gerçekle$tirdim çok $ükür.. Immm, mis gibi sütte marine edilmi$ kuzu eti! Biraz tonbalıklı ye$il salata ve pek tabii rakı..
*Pek bi seviyorum $u mısır tur$ularını..

Hadi ben içmeye devam edeyim, mutluluklar dileyeyim :))


edit post



Tamamen spontone geli$en bir tatil nasıl olabilir, ancak bu kadar mükemmel olabilir pek tabii :)

Dün karar verdim, dün ak$am yola çıktım.. Yakla$ık 2 saat önce geldim. Denizime girdim, buzz gibi :)

Yanlı$ anlamayın nispet falan yaptığım yok, sadece gidenleri görünce pek bi kıskanmı$tım.. Güzel bir$ey, payla$mak istedim.. Staj ba$langıcından önce güzel olacak gibi..

E ne diyelim, in$allah darısı ba$ınıza :)



edit post


Babayla oturuyoruz yine,
Rakı içiyoruz pek tabii..
Birden bir mırıldanma ba$lıyor..

Ah geni$ kanatları bo$lukta simsiyah açılan,
Ve arkasında güne$ doğmayan büyük kapıdan..
Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece,
Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince.
Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül
Ah dönülmez ak$amın ufkundayız vakit çok geç...

Ben gidiyorum,
Ben kendimden geçiyorum..
Ve,
Ben bitiyorum.
Ya da,
Yeniden ba$lıyorum.


*Kuzum, kuzenim.. Sana da gelsin.

edit post



Havasından mıdır yoksa suyundan mı bilinmez ama İstanbul'da içilen kahvenin tadı bile bir farklı oluyor.. Eski$ehir'dekinden güzel ya da daha kötü değil..Farklı sadece.

Sabahın $u saati itibari ile anlamı$ bulunmaktayım..

Hm, hm afiyet olsun bana.

edit post
Evet, bugün onun doğum günü.. Kutlamadan geçmek istemedim..
1981 yılında, Haziran ayının 12. gününde geldi dünyaya..
İyi ki de gelmi$..
İyi ki de benim hayatıma girmi$, girecek(!)
Buradan doğum gününü kutlamak istiyorum..
Pek tabii ayrıca arayacağım kendisini,
Buda ufak bir jest olsun :)

Ha kim mi ?


Adriana Lima pek tabii :)

edit post

Son birkaç senedir hiç bu kadar uzun süreli ayrılmamı$tım bu $ehirden.. Sabah sporunu if$a ederken dü$ündüm de, özleyeceğim be.. Çok hemde. Neler ya$andı, neler ya$anamadı(!) Her ne kadar kızsam dahi, sabahın köründe evimin 20 metre üzerinden geçen uçakların çıkardığı o sesi bile, Porsuk kenarında yürüyerek birden esip banklarda bira içmeyi, kampüsteki o çim kokusunu.. Kar$ımda ki çatıda nispet yaparcasına kur yapmayı alı$kanlık haline getiren güvercinleri, kesinlikle.

Kendime Sezen Aksu - Gidiyorum adlı parçayı gönderiyorum.. $imdi de yine Sezen Aksu'dan Firuze çalacak.. Sesi açmam lazım, Anneanne duysun, onunda adı Firuze ya. $arkı her harfi her kelimesi ile O'nun için yazılmı$ sanki. Pehh..

Tamam, Buğra kendine gel.
Geldim.

Saat 12:00 ' de son sınavım var. Sonra otobüs 15:00.. 5 Saat yol, sıkılacağım muhtemelen.. Güzel bi film koysalar bari, izlemediklerimden ama!


Rodmank yazmı$ yaz planım hazır diye.. Benim ki de hazır pek tabii .. :)

Haftanın 6 günü gördüğünüz kırmızı çizgide gidip - geleceğim.. Kalan 1 gün.. O çok sevdiğim meyhane, Sarıyer - Emek Cafe, Küçük Beyoğlu, Moda, Kanlıca.. Gezeceğim pek tabii.. Halim kalırsa :)

Ama ilk i$im elime bir $i$e içkiyi alıp kuzene gitmek olacak, yakın zamanda oturamadık.. Geliyorum kuzum bekle :)

Ha birde, Bunny B*

edit post

Bira Tanrı’nın bizi sevdiğinin ve mutlu olmamızı istediğinin bir kanıtıdır.
Benjamin Franklin


Evet.. Fakülteye doğru yürürken, bir yandan yeni kesilmi$ çimlerin kokusunu içime çekmeyi ; diğer yandan buz gibi biramı yudumlayarak dü$ünmeyi çok seviyorum.. Çok.

edit post
*Olmu$muyum ? :)



Çoğu yazımda belirttiğim gibi hiçkimseye ki$iler herhangi bir ele$tiri yoktur.. Sadece anlamaya, algılamaya çalı$ıyorum. Nedir ? Ne değildir ? O zaman buyrun ;

EMO : Emotional Punk olarak geçiyor.. Punk müziğin daha yumu$atılmı$, daha bi duygusalla$tırılmı$ hali.. Biraz ara$tırdıktan sonra, $u sayfada uzun bir geçmi$e sahip olduklarını öğrendim. Dilerseniz okuyabilirsiniz, sayfa İngilizce..

Değinmek istediğim konu müzik tarzları değil; giyim tarzları, ya$ayı$ları, her$eyden önce yazıları yazma biçimleri.

$imdi bu insanlar sürekli melankoliden, yalnızlık hissinden bahsediyorlar.. Ama durup bir aynaya baksan.. Yani ne bileyim yalnızsan, sosyalle$ biraz.. Saçma sapan kıyafetler giyerek, saçma sapan saç $ekilleri yaparak nereye kadar? Yani en azından kendi adıma konu$ayım, böyle bir insan gördüğüm de mümkünse konu$mamayı tercih ediyorum.



Birde bu akımdaki arkada$lar, yalnız olmalı gibisinden bir$eyler var.. Ben söylemiyorum, buyrun. Ama sürekli grupla$ıyorlar, bu kendi içlerinde bir çeli$ki değil midir ?

Sonra saçlar, bugüne kadar görüpte " Ya iyi uğra$mı$, ama güzel de olmu$ hani. " dediğim bir model göremedim.. Çok merak ediyorum ne kadar uğra$ıyorlar o saçları yapmak için ?

İ$i biraz daha derinle$tirdiğimizde benim hakkıma sadece Ego ve Bağımlılıklar geliyor. Nasıl bir farklı olma isteğidir ki bu ? Yada ilgi.. Evet, herkesin İlgi bağımlılığı vardır.. Herkesin ho$una gider ilgi görmek.. Ama hep diyoruz ya, her$ey kararında güzel.. Evet, çok ilgi görüyorlar fakat toplumun içerisinde bu denli sert bir mizaç ile dola$ırken " Ho$ bir tarzı var " yerine " Oha lan, $una bak! " $eklinde..

İnternet'e bakındım biraz, nedir ne değildir öğrenmek için.. Yukarıda linkini verdiğim forumu buldum. EMO'ların zaman geçirdiği bir yer.. Bir tane düzgün yazı olmaz mı? Ben bunu okumanın tamamen zaman kaybı olduğunu dü$ünüyorum.. Anlamıyorum, algılamak ve çözümlemek için ekstra çaba sarfediyorum.. Mesela sözlükte bulduğum bir yazı,

" gZlMm a$ktomm bnm yrn khiDiOmhUyz prstgheye eeeth bhi thanemmmchim yharn half past 5'de qheliorm oqh "

Türkçe Meali : " Güzelim aşkitom benim yarın gidiyormuyuz *((prstgheye)) . evet birtaneciğim yarın 5 buçukta geliyorum. Tamam."

* Burası anla$ılamamı$tır :)


Ve ardından Sabah gazetesinin web sitesinde bir konu buldum.. Ba$lık, 10 Adımda Emo Kültürü!.. Sayfa burada.. Peki neymi$ o 10 adım ?

1. Yaşları 14-20 arasında.
2. En önemli kural saçlar. Saçlar tek gözü kapatacak şekilde öne doğru taranmalı ve spreylenmeli. Kısa saçlı veya kel bir emo olamaz.
3. Dar pantolon giyilmeli. Damalı olanları makbul.
4. Ayakkabılar Vans veya Converse olmalı.
5. Gözler koyu renk far sürerek boyanmalı. Mor ve kırmızıya yakın farlar da aynı puslu bakışı vermek için ideal.6. Soluk benizliler emo'luk konusunda daha şanslı.
7. Renkli oje sürülmeli.
8. Hüzünlü ve dertli bir intiba uyandırmak gerek. Her an ağlayacakmış gibi bir bakış da cabası.
9. İyi bir emo, zayıf olur. Öyle hassastır ki, yemez içmez. Aralarında hiç et yemeyen de var.
10. Yere, kaldırıma oturulur.

Deği$ik pek tabii.. Ben anlamadım, anlayan varsa buyursun anlamayanlara anlatsın lütfen :)

Birde $öyle bir sorun var ki sebebini çok merak ediyorum.. O kadar site dola$tım, ben EMO yum diyen hatunlardan bir tanesi çirkin olmaz mı ya ? Değiller :)

edit post

Bu ak$am kuzenler ile birlikteydik.. Veda gecesi gibi bir$ey oldu, hepimiz 3 ay sonra görü$mek üzere vedala$tık falan..  Neyse, konu bu değil.. 

Vj Bülent vardı Kral Tv'de.. Orada duruldu, neler geleceğini herkes merak ediyordu :) Bekledik, bekledik.. Pek çok yorum yaptık yeni çıkan albümler hakkında, sanatçı! lar hakkında.. 

Ama biri geldi ki, 3 ki$i aynı anda aynı yorumu yaptı.. " Ama Yuh ! " 

Evet, Seda Sayan.. $u geçtiğimiz aylarda ciddi anlamda izlenme oranlarına ula$an Issız Adam filminin fonunda çalan $arkılarından birini, Anlamazdın'ı seslendirmi$.. Sadece seslendirmi$ çünkü farklı olan tek $ey ses.. 

Eğer ki farklı yorumlasaydı, yorumlayabilseydi gerçekten büyük saygı duyardım.. Hatta beğenebilirdim bile tarzını hiç sevmediğim Seda Sayan'ı..

Ama olmamı$, hiçbir fark yok. Sadece ses deği$ik.. 

Bu mudur sanat ?!

Bu arada, resim.. Bir ta$la iki ku$ vurmak olsa gerek, neyse.. 

edit post