Tam evin ön tarafımda bir köpek var.. 
Ezan saatleri geldiği zaman, ba$lıyor ulumaya.. 
Ananeye sordum... 
Hissederler dedi.. 
Neyi dedim.
Hissedemeklerimizi dedi.. 
Peki .. Dedim.. 
Hissedemeklerimizi.. Hissetmek istediğimiz zaman.. 
Köpek mi olmaliyiz, yoksa.. 
Köpeklerin gözlerine mi bakmalıyız..?
Tercih.. dedi.
İster köpek ol, ister köpeğin gözlerine bakarak onun gibi ol.. 
Hangisi sana iyi hissettiriyorsa.. 
Ama... Bence.. 
Herşeyden önce kendin ol.. Köpek, kurt, aslan, kuzu.. 
Hiç farketmez.. 
Kendini bulduğunda ya$amaya ba$lıyorsun.. 


Bende ba$ladım... 


edit post
Bene seni hiç görmedim, rüyalarım hariç..
Belkide hiç göremeyeceğim, rüyalarım dı$ında.. 
Ama.. 
Öyle ya da böyle.. 
İnsan sevdiğinde dü$ünemiyor be..
Ya da.. 
Dü$ünmek istemiyor, korkuyor. 
Bazen de mutlu oluyor.. 
Ben o bazenleri ya$ıyorum i$te $imdi ; 
Seni dü$ündüğüm her zaman.
Hiç ba$lamamı$ olsa da.. 
Bitmemi$ gibi !


edit post



Hani konuya nasıl girilir, nelerden bahsedilerek konuya bağlanır bilemezsiniz ya.. Aynen o pozisyondayım $u anda..

Eski$ehir’de, çok sevdiğim daha doğrusu sevmeye zorlandığım(!).. S… edin lütfen, sevmeye kendimi zorladığım bir mekanda oturuyorum. Yanımda biram, fonda Lady Gaga ( ki hiç tanımam etmem, dinlemem J ) çalıyor.. Az önce bir arkada$ım ile konu$tum.. Hayatındaki aksiliklerden, olmasını isteyipte olmayan, olmasını istemediğininse nasıl olu$up, kendisine altın tepside sunulduğunu anlattı bana ..

Deği$ik bir durumdu, deği$ik bir ruh hali.. Her iki taraf içinde, kesinlikle !

Anlattıklarına, anladığım, yapabildiğim ölçüde yorum yapmaya çalı$tım. Sözlerin sonu geldi, bugüne kadar böyleydi ama bundan sonra bir $ekilde haber almak,ypabildiğim ölçüde, eski seni yerine getirebilmek adına bir$eyler yapmak istediğimi söyledim ki, bunları söylerken çok içten olduğumu dü$ünüyorum. Dü$ünüyorum da, ne hissettim ?

Hakkaten çok boktan hissettim. Ke$ke söylemeseydim dedim aldığım cevaplar kar$ısında….

-         Buralara gelmiyor musun ?
-         Oralara gelmek istemiyorum!

Devam etti…

-         O zaman ben geleyim mi ?
-         Hayır, sende gelme… ( Hadi gel içelim derdi eskiden.. J )

Mütemadiyen..

-         Peki, ne yapabilirim.. Gerçekten eğer yapabileceğim bir$ey varsa yapmak istiyorum..
-         Hiçbir$ey yapma !

….

Ne heves kaldı ne ba$ka bir$ey ilk ba$larda.. Sonra … Dedim kendi kendime, bir $ekilde bencillik ediyorsun Buğra.. Kar$ı tarafın o andaki ruh halini anlayamıyorsun.. Ama sonra dedim ki, Hayır..

Benim istediğim bu değil. Ben eskiden sahip olduğumu dü$ündüğüm arkada$ımı tekrar görmek istedim. Ben eskiden sahip olduğumu dü$ündüğüm arkada$ım ile yine aynı sohbetleri yapmak istedim. Ben eskiden sahip olduğumu dü$ündüğüm arkada$ım ile aynı $eyleri payla$mak, aynı geyikleri yapabilmek istedim. Eskiden sahip olduğumu dü$ündüğüm arkada$ım o zamanlar mutluydu ama $imdi sesi inanılmaz mutsuz geliyor, aynı mutlu sesi ona kazandırabilmek adına çok ufakta olsa bir$eyler yapabilmek istedim.

Ama bunu, bugün için değil.. Yarın için hiç değil…

Sadece bundan sonrası için istedim. İstemi$tim.. İstiyorum..




edit post



Dün.. Gün biraz erken(!) ba$ladı.. Sabah dayı ile bulu$up kuzenimizin yanına gidecektik. Gittikte, o heyecanlı bekleyi$i sırasında yanında olmak istedik. Tahmin ettiniz mi bilmiyorum ama e$i doğum yapacaktı..

Sabah 8 sularında o zorlu bekleyi$ ba$ladı.. Heyecanı, vücudunun her yerinden anla$ılıyordu.. Bu Yeni Hayat duygusunu hiç bu kadar yakından ya$amamı$tım, ya$amalıydım zira 1 ay gibi kısa bir süre sonra da ben dayı olacağım.. :)

Bekleme, bekleme ve bekleme.. Gün içerisinde, içilen sigaranın, çayın, kahvenin ne haddi var, ne hesabı.. Zaman geçiyor, geçen her saniye ve her dakika da heyecan sarıyordu ortamı.. Ak$am saat 19:00 civarında bir telefon geldi hastanenin içerisinden.. Doğuma almı$lar.. O anda kuzenimin surat ifadesi üzerine bir tez yazılırdı diye dü$ünüyorum..

Dü$ünsenize, baba olacağı için çok heyecanlı.. Ortada çocuğu ve e$i var.. Hangisi için heyecanlansın, hangisi için üzülsün ya da hangisinden haber beklesin.. Tabii ki e$i için çok çok daha fazla endi$eleniyordu. ( Ki bu bizim tahminimiz, zira o anda çocuğunu görmemi$, tam babalık duygusunu ya$amamı$.. )

Saat 19:30.. Kapıdan güvenlik görevlisi çıkar " ........ ........ 'in eşi kim ? " O anı hiç unutamıyorum, hep televizyonlarda görürdüm ama ilk defa ya$adım.. Bir grup, hastane bahçesinde bekliyor.. Gelen bir anons ile kapıya koşmaya başlıyor.. Hele ki kuzenim.. O mesafeyi ne kadar da katettiğini görmedim bile..

Yukarıdan bir telefon daha.." İkisi de çok sağlıklı.. "

O güne kadar içine atıp, dı$arıya bir$ey yansıtmamaya çalı$anlar, gün içerisinde olabildiğince heyecanlı bekleyenler.. Eni$te'nin ( Kuzenin babası ) " OH! " diye bağırıp, ellerini havaya açarak ağlamaya ba$laması.. Doğum sonrasında Kuzen ve Eni$te'nin birbirlerine sarılarak ağlamaları.. Mutluluk, duygusallık.. Bir araya geldiğinde çok deği$ik $eyler olabiliyor..

Çok fazla değil, 1 ay sonra ablam için bekliyor olacağım aynı $ekilde.. Deği$ik bir duygu topluluğu olacağı kesin !


Mutlu ve sağlıklı ya$amlar Duru bebek.. :)

edit post

edit post
Bilenler bilir, öyle çok lüks yerleri pek sevmem..

Sala$ olsun, sıcak ve keyifli olsun yeter bana :) Her$eyler önemlisi de rahat olabilmektir :)

Ahh, $u a$ağıdaki restaurantta bir rakı içebileydim, ne ho$ olurdu değil mi :)

























edit post

19 Ekim 2010.. Hayatım boyunca ya$adığım en ama en keyifli ak$amlardan biri.. Öyle özel bir$ey var sanmayın sakın, gayet rutin geçen bir günün ardından gelen a$ırı duygusallık hissi belkide, kimbilir.. 


Odamdan bir kolonu kapının önüne çıkartıp, sesin bedenimi biraz daha ele geçirmesine izin veriyorum. Ses yükseliyor, yükseliyor ama giderek uzakla$ıyorum o çok sevdiğim sesten.. Mutfağa doğru yürüyorum. Gözlerimi kapatmı$, sağ elim ile ritm tutarken buluyorum kendimi bir anda, hatta mütemadiyen.. 


Camı açıyorum, sigara dumanından boğulan mutfağın biraz rahatlamasını amaçlayarak.. Yok ! İ$ler hiç tahmin ettiğim gibi gitmiyor, ben mutfağa doğru açıyorum pencereyi, pencere sanki içimde açılmı$çasına rahata eriyor ve ürperiyor vücudum.. Ve evet... Her$ey bundan sonra ba$lıyor.. 


Soğuk oldu, bir$eyler giymeliyim üstüme.. 


Kendimi korumak için sırtımı pencereye dönüyorum, o anda çalan $arkı çarpıyor suratıma.. 


" Allı turnam, bizim eve varırsan... " 


Hemen yan tarafa atıyorum kendimi, silkinerek etrafa bakıyor, buzdolabının kapağını açıyorum. 


Lanet Olsun ! 


Önce rüzgar, sonra müzik ve $imdi de soğuk !


Telkin etmeliyim, alı$malıyım ummadığım anda kar$ıla$mak zorunda olduklarıma...


Bir parça eti alıyorum dolaptan, yava$ça yatırıyorum tavaya.. Ne komik, sanki çığlık atıyor mutluluktan. Evet.. Bunu dü$ündüğüm için gülüyorum kendime,  ve yine.. Anlıyorum ki zamanı gelmi$.. 


Soğukla kar$ıla$mak pahasına tekrar açıyorum dolabın kapağını, eğilip $i$eyi alıyorum.. Sonra salonun yollarını a$ındırıyorum, vitrinin camını yava$ça yana kaydırıp dedemden kalan kristal Rakı bardaklarını alıyorum.. $ımartmalıyım kendimi.. Ufak bir duraksama, dü$ünüyorum.. Dedemi...


Tekrar müziğe takılıyor kulağım ; 


" Benzemez kimse sana, tavrına hayran olayım.. " 


Et Yanıyor ! Hızlıca mutfağa gidip, bulunduğu zor durumdan kurtarıyorum.. Bardakları yan yana koyup, $i$enin kapağını açıyorum. Biliyorum $i$enin içinden çıkmak istemeyecek.. Yine de deniyorum $ansımı.. Yok... $i$enin kıçına vurulan birkaç darbenin ardından, nihayet Rakı bulu$uyor hatıraların dolu olduğu bardak ile.. Elim yandaki bardağa gidiyor.. Salak diyorum kendi kendime.. Yalnızsın bu ak$am, su koyacaksın ona ! 


Rakımı mutfaktaki, eski ah$ap masaya alıyorum, ak$am aldığım mezeleri de pek tabii.. Ah be amca ! biraz da muhabbetinden koysaymı$sın ya diyerek gülüyorum kendi kendime.. Unuttum ! Meze falan bahane, asıl meze Kırmızı Pancar Tur$usu...


Et pi$ti, mezeler hazır, rakımı koydum ve sofraya oturdum..


Ne yapacak bir$ey var ne de yapmak istediğim.. En iyisi müzik dinleyeyim.. 


" Sağ olsam gelmez idin, öldüm de yasa mı geldin ? " 


Ben dü$ünüyorum.. Geçmi$i, $imdiyi, geleceği.. Bir çıkmaza giriyorum biliyorum ama hiç karamsar değilim. Zira girdiğim bu çıkmaz belli bir süre beni içerisinde barındıracak kadar büyük. Kim bilir ki, belki yakında duvar yıkılır.. Biz de olurda, duvarın altında kalmazsak devam ederiz yolumuza.. Biz ? Ben, keyfim ve kahyası..


Çok yazasım geldi, $imdi biraz yazı yazayım diyor ve sarılıyorum kaleme.. 


Mutluluklar :)

edit post