Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. ! Ben e$$eğim.. !

edit post





Bilmiyorum, kimin blogunda okuduğumu hatırlamıyorum ama kısa bir zaman önceydi.. Ki$isel ego ve duygusal bağımlılıklar ile alakalıydı..

Bu konuda biraz fazla takıntılı bir insanım.. Takıntı diyorum, olumsuz değil pek tabii okuduğum kitaplardan öğrendiğim kadarıyla, azami düzeyde hayatıma yansıtmaya çalı$ıyorum bu durumu.. İ$te bundandır ki insanların Pollyanna, Rahat İnsan, Tepkisiz olarak yakı$tırmalar yapıyorlar.. Aslında durum biraz daha farklı, kendime bu bakı$ açısı ile baktığımda biraz dengesiz olduğumu görüyorum nedense.

Mesela,

Olan herhangi bir olayda.. Ama öyle bir olay ki, kimse söyleseniz " Ahh, benim ba$ıma gelecek asarım, keserim " diyebileceği türden. Bunun kar$ısında çok sakin davranabiliyorum, en azından en ba$ında, mantıklı dü$ünmeme yetecek kadar. Fakat, gel gör ki bunun kadar derin olmayan, aksine çok basit ve kesin kurallar içerisinde geli$en bir olaya saçma sapan tepkiler içerisinde bulunabiliyorum.. Geçen günlerde sevgili yanımdayken, bir bar çıkı$ında bildiğiniz tekme tokat kavga ettim. Sevgilimin yanında, zarar görmesini istediğim en son ki$i ordayken :/ Bu kadar basit $eyleri bile dü$ünemiyorum bazen.

Böyle bir dengesizlik... Bazen de inanılmaz güzel tespitler yaparak kendimi $ımartıyorum..

Nasıl mı ? Ondan önce ufak bir açıklama getirmekte fayda var.. $u Ego ve Duygusal Bağımlılıklar konusunda.

Freud $öyle demi$ Ego için; " Ego, $ahlanmı$ bir at üzerinde ki $övalye gibidir. ID ile Süperegonun isteklerini yatı$tırmaya çalı$an bir hakem belki de.. " Doğruyu söylemek gerekirse $u a$amada hakemlik rolü hiç ilgilendirmiyor beni. $övalye olan daha bir mantıklı geliyor ki çünkü tam olarak açıklamasının, insan içerisinde bulunan hayvanın(!) dı$arı çıkması olarak adlandırıyorum ben. Kesinlikle tatmin edilerek tedavi olması gereken yaradır bence.

Eğer bir insanın, sizin üzerinizden egolarını tatmin etmeye çalı$tığını hissederseniz izin verin biraz. Çünkü her insanın buna ihtiyacı var, onun da.. Ve kesinlikle sizinde ! ( Pek tabii ki bu noktada belli bir yere kadar, taviz vermeye ba$ladığınızda da asla paçanızı kurtaramayabilirsiniz.. )

Daha sonra bu Ego'nun çocukları geliyor.. Duygusal Bağımlılıklarımız...

İlgi bağımlılığı, Sevgi bağımlılığı ve Güç bağımlılığı..

Her insanın, ama her insanın ki bu çocuğunuz, anneniz, sevgiliniz, abiniz, arkada$ınız olabilir bu bağımlılıklara sahip olduğunu ve belli oranlarda doyurulmaları gerektiğini bilin. Ve daha sonra davranı$larını bu üç gruba göre sınıflandırmaya çalı$ın.. Aslında bundan çok kendi hareketlerinizi bu üç grup içerisinde çerçeveleyerek insanlara ula$mayı deneyin..

Örnek vermek gerekirse;

İlgi bağımlılığı.. Erkek/Kız arkada$ınız inanılmaz $ımarıyor diyelim. Sürekli sizden bir$eyler bekliyor.. Genelde tepkimiz pek ho$ olmaz değil mi bu duruma ? Peki ya o insanın buna ihtiyacı var ise? Ve yarın bir gün aynı $eyi sizin ya$amayacağınız ne malum ? Belli bir sınıra kadar pek tabii.

Güç bağımlılığı.. Elinizde paranız var ve bunu kullanmak istiyorsunuz. Ya da $öyle diyelim, mağazadan bir ürün aldığınızı farzedelim, daha sonra ürün ile bir sorun ya$ıyorsunuz ve deği$tirmek için tekrar mağazaya gidiyorsunuz.. En ufak bir $eyde sinirlenebiliyor ve tepki gösterebiliyorsunuz.. Neden peki? Çünkü elinizde paranın gücü var ve siz bunu kullanma ihtiyacı hissediyorsunuz.. Ve haklısınız da, kesinlikle ihtiyacınız var..


Sonuç olarak ben, bunlar sayesinde Pollyanna olmak ile suçlanıyorum(!). Ha nedir, mutluyum ve huzurluyum bu halimle. Kar$ımda bir insan bir$ey dediğinde ya da bir hareket yaptığında ilk önce dü$ünürüm neden yapmı$ olabilir diye. Kendini tatmin etmek içinse izin veririm, evet veririm.. Belli bir sınıra kadar. İhtiyacı vardır ve bu bir gerekliliktir. Sizlere de tavsiye ederim :)

Yeterki o insan benim üzerimden prim yapmaya ya da ben taviz verdikçe üstüme çıkmaya çalı$masın :)

edit post


Merhabalar Herkese !

Biliyorum arayı çok uzattım ama fazlasıyla(!) hızlı ya$ıyorum bu aralar.. Çok değerli popom bir türlü yer yüzü görmedi.. Ha $ikayetçi miyim? Hayır pek tabii ki :) En azından bundan sonra buralarda olmak için azami özen göstereceğimi söyleyebilirim.. Gitmemi$tim zaten, dolayısı ile dönmek gibi bir$ey de yok :)

Efenim, vakt-i zamanında Tuğçe bana bir mim paslamı$tı... Zamanlama konusunda eskiden pek iyiydim ama i$te. :/ Unuttum sanabilir ama unutmadım, geç de olsa yazıyorum! Mim'in konusu kendini anlatmakmı$.

Aslında bir insanın kendini ne kadar objektif anlatabileceği konusunda biraz karamsarım, bakalım neler biliyormu$um kendi hakkımda :)

Öncelikle bildiğiniz gibi, adım Buğra.. Adımı çok seviyorum, her ne kadar manası " Di$i Deve Yavrusu " olsada.. Eskiden çok dalga geçtiler, bunun bende açtığı derin yaralar için çocukluğuma inmek gerek, zira nerede bir deve görsem ağlamaya ba$lıyordum :) Artık geçti tabii ..

Eski$ehir Anadolu Üniversitesi'nde Turizm ve Otel İ$letmeciliği okuyorum. Mesleğimi gerçekten çok seviyorum.. Yemekler ve içecekler ile uğra$mak, insanlara güzel $eyler sunmaya çalı$mak gerçekten çok ho$ bir duygu.

Mutfak ile ilgilenmeyi, her$eyden önce yemek yapmayı inanılmaz seviyorum. Kendimi ve etrafımdaki insanları ödüllendirmi$im gibi hissediyorum. Güney Akdeniz Mutfağı'na kar$ı özel bir ilgim var. Çok yakın bir zamanda spesiyallerimi de payla$mak istiyorum, bakalım :)

Yukarıda zamanlama konusunda bahsetmi$ken ; Sanırım ben yanlı$ zamanda dünyaya geldim. Her$eyim ile geçmi$e ait gibi hissediyorum kendimi. Örneğin, tatil anlayı$ım biraz farklıdır ya$ıtlarıma göre. Herkes gidip her$ey dahil bir tatil köyünde mükemmel bir tatil hayal ederken, ben doğa içinde yalnız kalabileceğim, kendi yemeğimi pi$irebileceğim, rakımı huzurla yudumlayabileceğim bir butik otelde, sade tatili hayal ederim. Ya$ıtlarım eğlenmek için gece kulüplerine giderken, ben meyhanenin birinde oturup farklı insanların farklı hikayelerini dinlediğimde eğlenirim..

Sonra..

Müzik.. 24 saatim müzik ile geçiyor. Evet, uyurken dahi müzik dinliyorum. Ve bunun beni inanılmaz bir $ekilde evcille$tirdiğine inanıyorum. Müzik alı$kanlığımda biraz farklı.. Öyle hareketli elektronik müzikler dinleyemem.. Eskiler olacak, klasikler.. Mutlaka ! Bessie Smith, Charles Aznavour, Shirley Bassey, Matt Monro.. Ah azizim, ne varsa eskilerde var :))

Ekstra bir durum olmadığı sürece kendimi dengesiz olarak adlandırabilirim sanırım. İnsanların inanılmaz tepkiler vereceği olayları büyük soğuk kanlılık ile kar$ılarken, hiç büyütülmeyecek gibi görünen bir olaydan dünya sava$ı çıkartabilirim.. Ki buradan detaycı olduğumu da farkedebilirsiniz.. Konu$madan önce, ağzımdan çıkan her kelimeyi özenle, dü$ünerek seçerim. " Aaa yanlı$ söyledim! " demekten de nefret ederim. Bir olay ya$anmı$sa, üstüne çok fazla dü$ünürüm.. Günlerce, hatta haftalarca kafama taktığım olmu$tur.

İnsanlar genellikle, burcumu sorduklarında " Evet, duygusallığından Aslan burcu olduğunu anlamı$tım. " derler.. Birilerine göre odun olsam da birilerine göre duygusalım sanırım.. En azından umuyorum :)

İnsanlar ile sohbet etmeyi çok severim.. Kolay kolay derin sohbetlere girmem ama girdiğim zamanda genelde inanılmaz keyifli olur.. Hele ki ortamda alkol var ise. Evet, alkol almayı da çok seviyorum. Özellikle Rakı içmek ayrı bir olay benim için. Her zaman içmem, ama eğer rakı içeceksem kendimi inanılmaz $ımartırım.. Zira Rakı'yı alkollü içecekler arasından uzun bir süre önce çıkardım. Yakla$ımlar genellikle " Alkolik misin sen ? " yönünde oluyor. Tek bir cevabım var o da, " Alkolün değil, alkol aldığımda ya$adıklarımın, dü$ündüklerimin bağımlısıyım.. "

Öyle kesinlikle olmazsa olmazlarım yoktur hiçbir zaman. Hayatta her$eyin olabileceğini, her$ey ile kar$ıla$abilineceğini ya$ayarak öğrendim. Bu konuda kendimi çok $anslı hissediyorum. Neymi$ ? " Tüm beklentilerden uzak olup, tüm geli$melere açık olacakmı$sın.. " :)) Olmazsa olmazlarımın olmamasına rağmen, asla yapmayacaklarımda vardır. Ve bu asla yapmayacaklarımı, bir gün yapma ihtimalimin olduğunu bilmek beni her zaman heyecanlandırmı$tır :)

İ$te böyle..

Benden bu kadar.. Yalnız $unu da belirtmek isterim ki, hakkımda.. İyi ya da kötü varsa bir$ey söylemek isteyen buyursun :)

Peki kime gidiyor bu mim ? Immm, bence Fery'e gitsin :)

edit post

Uyarı : A$ağıda okuyacaklarınızın hepsi gerçektir ve kendi ba$ınıza asla denememeniz tavsiye edilir. Hatta, ba$kası varken de :)

Efenim.. $imdi ben Dede konusunda biraz hassasım bilirsiniz belki. Fakat bu hassasiyetim sadece Baba'nın Baba'sında geçerli.. ( Çok baba bir adam gibi bir kullanım değil, Baba tarafında ki Dede :) ) Neden mi ? Anne tarafından olan Dede ile biraz sorunluyuz. Zira kendisinin alkolle arasının a$ırı iyi olması durumu bu hale getiriyor. Bu yazıda biraz O'nu anlatmak istiyorum izninizle.. Gerçekten hakkında büyük efsaneler(!) var. Birçoğuda birinci ağızdan, Anneanne'den dinlenmi$tir.. :)

$imdi, söylediğim gibi Dede fazla alkol tüketiyor. Burada ki fazla kelimesinin altını çizmek istiyorum. Konuya $öyle bir soru ile ba$layalım dilerseniz..

Bir insanın kanında ki alkol oranı maksimum ne kadar olabilir?

Dede içiyor.. İçiyor ve bir bakmı$sınız yine içiyor :) $u aralar $arap favorisi, burada kendince bir açıklama da bulmu$ " Kalbe yararlıymı$ " diyor. Peki diyoruz.. Günde yakla$ık 5-6 $i$e $arap tüketiyor Dede. Yemek yok, su yok, uyku yok ! Sadece günde 1 Litre sütten yapılmı$ sütlaç. O da pirinçli olacak mutlaka, e ba$ka türlü tutmuyor :) $arapçı diyenler olabilir, bu hafiflemi$ hali.. Bir gün içip ertesi gün içmese yine kısmen göz ardı edilebilir bir durum çıkacak ortaya. Fakat, hayır. Bir ba$ladığında minimum 5 ay içiyor Dede :) Bakın tekrarlıyorum, 5 ay durmadan, yemek olmadan, arada 1-2 saat uyuyarak, su olmadan, her gün 5-6 $i$e $arap içerek ya$anabilir mi ? Normal de Hayır demem gerekiyor. Hele ki bahsi geçen insanda Kalp, $eker, Yüksek Tansiyon, Damar tıkanıklığı varken üstüne 4 kez midesinden ameliyat olmu$ ise..

İ$te böyle bir potansiyeli olan bir dedem var. Arife günü tekrar ba$lamı$.. Ama tabi bu seferki ba$langıç biraz sert olmu$, çabuk çarpmı$.. Ne mi içiyor ? Kolonya - Kola.. İnsanlar normalde Vodka - Kola, Cin - Kola gibi $eyler içer.. E Viski - Kola seçeneğini de sevenlerin sayısı az değil tabii.. Ama Kolonya - Kola nedir ki ? Neyse, aldım elinden materyallerini, koydum $arabını önüne $imdi mutlu ve mesut.. Sanırım :/

Gelelim efsanelere.. Burada birkaç noktada gülme garantisi veriyorum. Gülebilirsiniz çünkü biz ağlama faslını çoktan geçtik ..

Efsane 1 :

Efenim gençliğinde bu insanlar paraya para demiyorlarmı$.. Hani o dönemde, keyfi geldiğinde buradan İstanbul'a taksi tutacak bir bünye. Bir gün içiyor içiyor, Kanlıca'da ki yalıda denize girmek istiyor Pa$a.. Atlıyor taksiye gidiyor. Fakat iki adet taksi var. İstanbul'a vardığında anlam veremiyor kimse. Birden.. Gidiyor, taksinin ön kapısını açıyor ve ön koltukta bulunan Fötr $apkasını alıyor.. Meğer $apkasının ön koltukta seyahat etmesini istemi$ Pa$a ve ayrı taksi tutmu$.. :)

Efsane 2 :

Yaz günü köyde.. Eski$ehir'in yazıda pek kurak olur buralılar bilir. Dede ve babası Rakı içmek istiyorlar. Fakat bir yerden sonra Su doldurmanın onlar için i$kence haline geleceğini dü$ünerek ne yapsak ne yapsak diyorlar. Köyün çe$mesinin yanına bir sofra kurduruyorlar.. 3 gün oradan kalkmadan içiyorlar. E tabii, çe$me sürekli akıyor. Doldur doldur iç. Pehhh !

Bu kadar değil ama diğerleri pek yazılabilecek türden $eyler değil.. Ben çok gülüyorum ama alı$tığımdan sanırım, duyunca bozulanlar da pek çok oluyor :) E arada benim de ya$adığım bazı hatıralarım var pek tabi..

Mesela,

Bir gün bir telefon geliyor, Dede'ne ula$amıyoruz bir kontrol edermisin diye.. Dayı ile gidiyoruz eve.. Eski$ehir Adalar'da eski bir binanın zemin katı.. Kapıyı çalıyoruz açan yok, telefona bakılmıyor.. Ne yapsak ne yapsak.. Camdan girelim dedik. Dayı bir omuzla attı beni cama. Bir de ne görsem, Dede kanlar içerisinde yatıyor yerde. Üstünde bir atlet var ama kıpkırmızı olmu$.. Kapıyı kırarsın, apar topar hastaneye.. Bir yandan söyleniyoruz, " Kesin birine sata$tı biride vurdu bıraktı böyle. " diyerek.. Hastaneye gittiğimizde doktorlar oraya bakıyorlar bir$ey yok, buraya bakıyorlar bir$ey yok.. Orta ya$larda bir doktor gelir, ağzını açar dedenin koklar.. Oh, le$.. Ne mi ? Kolonya.. Alkol bitince yine kolonya ya asılıyor, e alkol kanı sulandırıyor ve ağzı burnu kanıyor.. O günden beri, ne zaman hastaneye gitse " Talat Amca'yı yine getirdiler " cümlesini duymamız çok a$ikar oldu.. :)

Sonra.. Bunu ben görmedim aslında, yani olay anında orada değilim ama $ahsı bizzat gördüm ve kesinlikle emin oldum..

Dayı'nın Bursa'dan bir arkada$ı geliyor. O sırada Dede yine alkolün zirvesinde tabii.. Dayı'da arkada$ına anlatıyor, " Ne kadar olabilir ki? " tarzında bir yakla$ım ile kar$ıla$ınca gel götüreyim seni de gör diyor. Bu arada $unu da belirtmekte fayda var ki, görecek olan Abi'nin de alkol ile arası pek pek iyi.. :) Neyse bunlar gidiyorlar.. Gittikten 10 dakika sonra Abi evden ağlayarak çıkıyor.. Ve inanın o günden beri o adam ağzına içki sürmemi$tir.

Kuzen, senin de var bildiklerin biliyorum :) Buyur anlat dilersen :)

İ$te alkol böyle bir$ey.. İnsanı, insanlıktan çıkartıyor. Yukarıda yazılanlar gülünesi $eyler olabilir ama biraz da ibret almak gerekiyor sanırım. Benim önümde böyle bir örnek var, dikkatli olun.

Bu arada, bilgisayarımda olu$an bir sorundan dolayı okuduğum blogların hepsini kaybettim.. Ama bu gece herkesi tekrar rahatlıkla okuyabileceğim sanırım, geliyorum :)

Mutluluklar herkese, dikkat :)


edit post

Demi$tim ufak bir kaçamak yapacağım diye.. Gittim. Mis gibi bir Amasra ve Safranbolu turu yaptım geldim :)Nasıldı diyecek olursanız kesinlikle mükemmeldi.. Her ne kadar hayatım boyunca bir arada göremeyeceğim yağmur damlalarını 2 günde görebilmi$ olsam da inanılmaz keyifliydi.. Rakı içmek için gitmi$tim zaten, süper oldu !


Özellikle Amasra oldukça güzel, küçük bir yer. Her yerine yürüyerek ula$abiliyorsunuz.. Eğer gidecek olanlarınız olursa, Ağlayan Ağaç diye bir yer var. Oranın tam sol tarafında ufak bir tepe ve tepenin üzerinde ufak bir Lighthouse var. Oradan manzarayı izlemenizi tavsiye ederim :)


Peki ne i$e yarar bu manzara ? Efenim, burası 270 derecelik manzarasıyla Amasra'nın bir bölümünü ve Karadeniz'i görüyor sadece. Anlayacağınız Rakı içmek için mükemmel bir ortam. Yalnız, öyle restaurant falan yok. Benim gibi yapabilirsiniz dilerseniz. Nasıl mı ?

Bulunduğunuz otelden iki adet rakı bardağı rica edilir.. Daha sonra bir Tekel Bayii'ne uğrayarak ki$i sayısı ya da içme potansiyeline göre ufak veya büyük rakı alınır. Tabii ki sek içmiyorsanız su almayı da unutmayın. ( Burada dikkat edilmesi gerekilen husus, eğer soğuk su istiyorsanız almadan 1 saat önce bakkalınızdan dondurma dolabına koymasını rica edebilirsiniz :) ) Eğer
yağmur yağıyorsa kalın giyinmeniz hatta var ise naylon bir yağmurluk bulundurmanız önemli. Ha yok benim gibi ıslanmaktır olay derseniz sizin bileceğiniz bir$ey :) Bir de unutmadan, eğer rakı içerken yağmur yağıyor ise, yanınıza iki adet de bardak altlığı almanızı öneririm. Neden mi ? Yağmur suları rakının tadını bozabilir, dolayısı ile içmediğiniz zamanlarda bardağın üstünü kapatmak en iyisi olacaktır.

Bölgede rüzgar ve deniz dalgalarının sesinden ba$ka bir ses yok maalesef. Dilerseniz yanınıza biraz da müzik desteği alarak i$in keyif kısmının b.kunu çıkartabilirsiniz :)

Afiyet olsun :)

Uh, çok fenayım :)


Gelelim fotoğraflara ;



Bakmayın böyle durduğuna.. Bildiğiniz uçurum, neler ya$adım bunu çekebilmek için bir bilseniz :) Ama Mükemmel !


Burası da Rakı içtiğim tepecik(!)'in sağ tarafında kalan, normal insanların buraya çıkıp manzarayı izlediği yer, tavsiye etmem.. :)


Amasra'dan sonra Safrabolu'yu da göreyim dedim ama orada pek bir$ey yok. Yani birileri gelmi$, birkaç eski evi restore ettirmi$ o kadar. Diğer $ehirlere nazaran tarihini biraz daha iyi korumu$ diyebiliriz. Sokaklarında yürünmüyor :))

Burada ufak bir çar$ı var, hediyelik e$ya ve lokumcular..Bir tane antikacı amca buldum. Süper koleksiyonları var. Eski madeni para, eski ayakkabı, eski radyolar vs.. Ama en ilgi çekici olanı Sigara koleksiyonu. Buyrun,





Meğer eskiden her özel gün için bir sigara üretilirmi$de haberimiz yokmu$.. Deği$ik $eyler var.. Tadına da bakmak lazımdı evet ama kurtlanmı$lardır muhtemelen :)

Bir kaçamakta böyle bitti i$te, darısı ba$ınıza :) Bundan sonra sık sık buralarda olacağım sanırım, çok özledim herkesleri..

Dikkat edin kendinize :)

edit post

Türküm. Doğruyum. Çalı$kanım.

İlkem ;

Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak.

Yurdumu, milletimi, özümden çok sevmektir.

Ülküm ;

Yükselmek, ileri gitmektir.

Ey Büyük Atatürk !

Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime ant içerim !

Varlığım,

Türk varlığına armağan olsun !

Ne Mutlu Türküm Diyene !


Te$ekkürler Dr. Re$it Galip. İnsanlara bir kere daha ant içmenin *öt vermeye benzemediğini anlatmı$sın..

edit post

Ba$tan söyleyeyim, çok karı$ık bir yazı olacak.. :)


Hiç lafı uzatmadan söylemek istiyorum ki Last.fm ve Myspace illegal oldukları gerekçesi ile Türkiye sınırları içerisinde engellenmi$.. Ben sizlere ne diyeyim ki, hadi bakalım nereye kadar.. Ak$am ak$am sinirler tepeye çıktı yine.

Efenim, stajım bitti.. Rahatladım, tüm zamanım benim artık! Buraya daha fazla zaman ayırabileceğim, kendime her$eyden önce.. Programda ilk olarak ufak bir Karadeniz turu var sanırım, yarın kafam eserse gidebilirim.. Tek bir sorun var, Amasra taraflarında tavsiye edilebilecek güzel ve her$eyden önce Bayram dolayısı ile yer bulabileceğim Otel ya da pansiyon tarzı bir yer önerebilecek birileri var mı ? :)

Yarın bayram geliyor, seviyorum.. El öpmeler, hal hatır sormalar. Eskilerden oldukça uzak olduğumuz $u günlerde eminim herkese çok iyi gelecektir. $imdi den mutlu bayramlar !

Geçenlerde Otel'de konu$uyoruz.. İnsanların ramazanda alkol alması ile ilgili. Bir arkada$ın söylediği bir$ey çok ho$uma gitti ;

" Bayram Namazından sonra Istanbul için alkol vakti.. " Hahaha, pek bir güldüm :))




Bir de $öyle bir durum var ki insanların bazı $eyler için kullandıkları mazeretlerden nefret ediyorum.. Din konusunda kimseyi ele$tirmem, ele$tirilmekten de ho$lanmam fakat.. " Ben oruç tutunca çok sinirli oluyorum, etrafımda ki insanları kırıyorum ve daha çok günaha giriyorum " diyenler.. Orucun mantığını anlamamı$, fabrika hatası olarak algılıyorum bu insanları. Oruç değilmidir, merhamet sağlayan ? Açlığı hissettirerek, aç olan insanlar ile empati kurmaya olanak sağlayan? Nefislerini, arzularını kontrol altında tutmayı öğreten Oruç değil mi ? Saçma..

Biz Türk milleti olarak her$eyin bokunu çıkarmayı çok iyi biliriz, biliyorsunuz.. Baklava'nın da çıkmı$.. Nasıl mı ? $öyle dü$ünün... Cevizin kilosu 15 Lira, $eker deseniz 2-3 Lira, yufkaya da 4 Lira desek.. Emek o bu derken kilosu en az 25-30 Lira olması gereken baklava 5 Liraya bile satılıyor.. Nasıl mı ?

Adamlar Fıstık yerine Bezelye koyuyormu$ yahu ! Yuh ! Ne fantezi ama..


Özellikle blog dünyasında Bidost haricinde kimse ile siyasi konularda tartı$mamaya özen gösteririm, çok fazla değinmem de... Bir olay var ki yemek yerken resmen yerimden sıçrayıp küfür ettim, babamın bakı$larını görmeliydiniz :) Biliyorsunuz bugün 26 maddelik bir öngörü topluluğu yayınlandı Kürt açılımı ile ilgili.. Bugüne kadar hiçbir zaman Kürt - Türk ayrımı yapmadım, yapacağımı da sanmıyorum.

Birincisi.. Hani biz okula gittiğimizde can atardık çıkıp okumaya.. Türküm, Doğruyum.. Çalı$kanım.. Sonunda hep beraber, tüm okul " Ne Mutku Türküm Diyene ! " diye haykırırdık.. Artık söylenmeyecekmi$.. İçimden o kadar çok küfür etmek geliyor ki. Ama yok, Büyük dü$ünmek lazım.. S.ktir.

İkincisi.. Her ne kadar gerçekle$meyecek olsa dahi söz konusu olması bile yetiyor. Alfabemiz kaç harfli diye sorulduğunda ne dersiniz ? 29 değil mi ? Bu sayı deği$mek üzereydi, " W, Q " gibi Kürtçe'de kullanılan harfler gelecekti.. S.ktirin be ! Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dili Türçe'dir ve alfabesi 29 harften olu$ur.. Bu kadardır, bitmi$tir. Dellendirmeyin, aklıma salak salak $eyler geliyor zaten ..


Nereye gidiyoruz ? Evet biliyorum, çok zor ama bir o kadar net bir soru :/


$imdiden herkese kocaman kocaman iyi bayramlar diliyorum !

Bug

edit post


Planlanmı$ bir$ey değildi aslında.. Konu$uldu, olabilir dendi ve olmu$tu bile :)

Undefinable ve Elizaphelia geldiler Eski$ehir'e.. Ben eksik kalırmıyım, hayır pek tabii :) Konu$ulacak ne kadar çok varmı$ onu anladım birde.. Gökku$ağında Oturan Kız'ı ve Hamlet'i de tanıdım.. Hepsi teker teker mükemmel insanlar, $iddetle tavsiye ederim :P

Anlatacak çok $ey var aslına ama zaman yok maalesef :/ Zamanın bol olduğu bir anda teker teker tüm detaylarını anlatacağım! Kimleri konu$tuk, kimleri çeki$tirdik :P

Bir dahaki blogger bulu$masında görü$mek üzere efenim, mutluluklar herkeslere :)

edit post



Geçen günlerde -N- yazmı$tı... Aklıma geldi hemen payla$ayım dedim :)

Bir hikaye var, ekonomi ile ki bence çok net bir $ekilde özetliyor..

Mevsim yaz, aylardan Ağustos..
Riviera kıyısında küçük bir kasabada yaz sezonu ancak yağmur yağıyor.. Anlayacağını kasaba bombo$.. Herkesin borcu var ve kendi aralarında ki kredi ile hayatlarına devam ediyorlar.

Günlerden bir gün, $ans eseri zengin bir Rus otele geliyor. Resepsiyona 100 $ bırakıp odaya bakmaya çıkıyor. Otelin sahibi hiç zaman kaybetmeden 100 $'ı alıp et dükkanına olan borcunu ödemeye gidiyor. Market sahibi ise parayı aldığı gibi toptancıya olan borcunu ödüyor. Toptancı sevinçle parasını alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren, son defa birlikte olduğu fahi$eye götürüyor..

Ve fahi$e, parayı alarak aynı otele olan borcunu ödüyor..

O anda, Rus mü$teri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyerek 100 $ olan parasını geri alarak kasabayı terk ediyor.

Ortada somut olarak kazanılan bir para yok, fakat Rus mü$teri sayesinde bütün kasaba borçlarından kurtuluyor !

Ekonomi mi ? Bu i$te, senin cebinden onun cebine ve daha sonra tekrar senin cebine.. Bu kadar.

Mutluluklar herkese !

edit post



Mutlu pazarlar herkese !

Ruh hali falan diyorum ama pek alakası yok aslında bugünkü parçanın ruh haliyle. Sadece payla$mak istedim hatta bilmenizi istedim diyebiliriz.. Evet, bunu gerçekten çok istiyorum çünkü hakkettiği yerde olmadığına inandığım bir isim...

Sema.. Duymu$muydunuz ki ?

" Hayır " cevabı verenler için biraz tanıtayım madem.

Ankara doğumlu Sema Moritz. 1981 yılında Ankara Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü'nü bitirmi$.. Yine 1981 yılında Berlin'de bir grup ile ba$lamı$ müzik hayatına.. Aynı zamanda iyi bir tiyatro oyuncusu olan Sema Moritz'in vazgeçilmezleri arasında Tango en ba$ta yer alıyor..

Gelelim büyüsüne.. Farklı bir$eyler var sanki, hani böyle $arkılar vardır.. Sizi alır yerden yere vurur ardından göğsüne yatırarak saçlarınızı ok$ar.. Aynen öyle. Duygusalla$ıyorsunuz, hatta muhtemelen benim gibi gözya$larınıza hakim olamamanız da muhtemel.

Hasretin güzeli, $evkatlisi de mi oluyormu$ diyenleriniz olursa, buyursun dinlesin.. Ardından, " gerçekten de oluyormu$ " dediklerini duymak için sabırsızlanıyorum..

Evet, en iddialı olduğum parçalardan biri.. Mutlaka beğeneceksiniz. Buyrun, buradan $arkıyı edinebilirsiniz..

edit post


Zaman problemi ya$ıyorum son 2 haftadır.. Ne sevdiklerime zaman ayırabiliyorum, ne sevdiğim $eylere..
Ne de kendime!
Biraz, zamana ihtiyacım var. Hiç zamanı değil, hiç!

edit post



Geçtiğimiz günlerde bir arkada$ım ile sohbetimiz sırasında çıktı bu konu.. Pek tabii uzun uzadıya konu$uldu, tartı$ıldı.. Ha evet, konu mu ? Konu, " A$k diye bir$ey var mıdır ? "

Önceleri çok önyargılıydım bu konuya.. Yok deyip, kestirir atardım.. " Nasıl yani ? " diyenlere ise teorim hazırdı. $öyle derdim hep ;

" İnsanlar her zaman a$ık olduğunu dü$ünür ya.. Hadi bir bakalım.. Sen birisi ile flört dönemine giriyorsun.. O güne kadar hiç hissetmediğin yoğun duygular içerisindesin.. Ya$amadıklarını ya$atıyor, hissetmediklerini hissettiriyor sana. A$ığım diyorsun.. "

Bu satıra kadar her$ey normal, çoğu ki$i ba$ını sallayarak onaylamı$tır.. Ardından tokat gibi geliyor(du).

" Pekiii. Yarın bir gün bu ki$i ile aranızda ki $ey her neyse - genellikle a$k derler - bitiyor. A$ık olmu$tum diyorsun.. Ardından, ansızın bir ba$kası giriveriyor hayatına. Her$ey bir öncekinden çok daha güzel geliyor sana. Öyle ya$ıyor, öyle hissediyorsun. Hatta iyice cesaret bulup " Daha önce ya$adığım A$k değilmi$ meğer, gerçek a$kı $u anda ya$ıyorum " diyorsun.. Bu da bitiyor, ardından yeni biri, daha güçlü daha içten duygular.. O zaman bana anlatabilirmisin, her seferinde daha da büyüyerek giden bu duygu sabit bir $ekilde adlandırılabilinir mi? Kar$ına her yeni çıkanda eskilere dönüp o a$k değilmi$ diyorsun.. I ıh, yok a$k diye bir$ey olamaz, olsa olsa bir kısır döngü olur.. "

Cümle a$ağı, yukarı buydu.. Sadece kendi kafam karı$mıyor, kar$ımda ki insanı da allak bullak ediyordum. Bencilce bir$ey, kendi dü$ündüğümü ko$ulsuz olarak diğer insanlara aktarmak istiyordum ve bu çok açıktı.. Hani öyle uzun zaman önce de değil bu dü$ündüklerim.. Sonra ne olduysa farklı dü$ünmeye ba$ladım.. Bildiğiniz kalıplara sokmaya, tanımlama giri$imleri içerisine girmeye ba$lamam da uzun sürmedi.

Bu hiç kolay bir$ey değil biliyorum, hani özellikle konu " A$k'ı tanımlamak " olunca insan bir duruveriyor ister istemez. Anladım ki olay " Ben A$k'a inanmıyorum! " demek kadar basit değil.. Her$eyi geçtim, bir dü$ünsenize inansanız ne olacak inanmasanız.. Üzerine bu kadar çok destan yazılmı$, hikayeler anlatılmı$ bir$eyin bizim inanmamıza ihtiyacı var mı ki ?

Her$eyden önce, usta olmayı gerektiren bir sanattır diye dü$ünüyorum. Yapılan her sanat eseri gibi ona da emek vermek gerekiyor. Yeteneğinin olması da ayrı bir durum pek tabii. Sanat olacaktır, siz de usta.

Ke$fetmek de denebilir. Hani hiç bilmediğiniz bir yerde, haritayı elinize alırsınız.. Hele ki denizdeyseniz ve pusulanız varsa.. A$k'ı hissettiğiniz her ten sizin için bulunması gereken bir define haritası gibi olacak. Kaybolacaksınız, hiç ummadığınız zorluklar ile kar$ıla$ıp onlarla ba$a çıkabileceksiniz. Siz ka$if olacaksınız, O'da ke$fedilmeyi bekleyen bi hazine..

Günlük i$ hayatınızda ne kadar ciddi iseniz, A$k'ı if$a ederken de o kadar hassas ve ciddi olmalısınız. Ba$armalıyım diyeceksiniz, belki de hırslanacaksınız. Her olumsuzluk sizi biraz daha kamçılayacak.. Gündelik i$iniz kadar içinizdedir, ciddidir. Siz çalı$an olacaksınız, o i$veren.

Ve her$eyden önce siz, i$vereninizin size verdiği haritayı, sanat eseriymi$ gibi büyük bir ustalıkla ve i$iniz kadar ciddi okuyarak, ke$fetmenizi bekleyen o hazineyi bulmalısınız..

Bug.

edit post




Sektörün içinde olduğum için, okuduğumda çok ho$uma gitmi$ti.. Payla$mak istedim :)

Adamın biri tatile gitmek istediği küçük kasabada bulunan otele $u mektubu yazmı$ ;


" Tatile köpeğimle birlikte çıkmak istiyorum. Çok terbiyeli ve eğitimli bir köpektir. Ak$amları benimle birlikte odamda kalmasına izin verebilirmisini acaba ? "

Çok geçmeden otel sahibinden $öyle bir yanıt gelmi$ ki, dillere destan..

" Yıllardır bu oteli i$letiyorum. Bu süre içersinde hiçbir köpeğin havlu, çar$af, çatal, ka$ık ya da duvar resimleri çaldığına tanık olmadım. Gece yarısı hiçbir köpeği sarho$ olduğu ya da çevreye rahatsızlık verdiği için dı$arı atmak zorunda kalmadım. Üstelik hiçbir köpek otel faturasını ödemeden kaçmadı..

Evet, gerçekten de köpeğiniz bu otelde kalabilir. Ve eğer köpeğiniz yanında siz olmayınca rahat edemiyorsa, siz de onun yanında kalabilirsiniz.. "


Okuduğumda çok güldüm, bir o kadar dü$ündüm.. :)

Herkese kocaman sevgiler !

edit post
Ruh halimin ne kadar kısa sürede deği$ebildiğini anlatamam. Kimileri buna dengesizlik derken, kimileride ortama çabuk uyum sağlayabilmek diyor.Finduilas göndermi$ mimi.. Bakalım, neler varmı$ içimde..


Sinirli Buğra

Bazen o kadar sinirli oluyorum ki, kendimden korkar hale geliyorum. Aslında sakin biriyim, ama i$te birkaç olay var ki resmen gözüme perde iniyor. Mesela.. Yolda laf atılan birini gördüğümde kesinlikle sessiz
duramam, bu kim olursa olsun. Eğer birisi benim üzerimden çıkar sağlamaya çalı$ıyorsa da aynı ruh hali içerisine girmem pek kısa sürüyor. Bek
lemediğim insanlar beklemediğim hareketler yaptığında da pek farksız değil durum.. Kolay kolay sinirlenmem ama sinirlendiğim zaman maalesef dünyayı görmüyor gözüm..


Dü$ünen Buğra

Ne gemiler yaktım.. Hayatımda en çok zaman ayırdığım $ey sanırım. Hangi olay olursa olsun, kim olursa hangi olay olursa olsun farketmez. Her ayrıntısını dü$ünürüm.. Bunun geçmi$te yaptığım hatalardan kaynaklandığını sanıyorum. E malum, tekrar aynı hataya dü$memek için attığım her adımı, her ki$i ile olan ili$kilerimi fazlasıyla irdeliyorum.. Peki iyi mi? Bilmiyorum..



Çocuk Buğra

Herkeste olduğu gibi benim de içimde bir çocuk var hala. Hiç beklemediğim zamanlarda ortaya çıkan. Hareketlerim, tavırlarım birden deği$iyor, $ımarıyorum :) Çocuklar gibi yerimde duramıyorum, yatakların üzerinde zıplıyorum.. Beni bu ruh halindeyken, kaydıraktan kayarken, yatağın üzerinde zıplarken ya da sahilde kumlar ile oynarken bulabilmeniz muhtemel :)







Geyik Buğra

Evet, içimde bitmek bilmeyen bir geyik yapma potansiyeli var. Aman, sakın öyle anlamlı $eyler aramayın, zira hiç dü$ünemeyeceğiniz $eyler bile çıkabilir. En çok bu yanımı seviyorum sanırım. Böyle bir hayatı umursamaz, sanki ba$ında hiç derdi yokmu$ gibi ya$amaktan haz mıalıyorum nedir, bilemedim.






Keyif Pezevengi Buğra :)

Hah geldik i$te, zurnanın zart dediği yere. Nasıl bir ruh hali içerisinde olayım, içimde ki keyif pezevengi birden çıkabiliyor ortaya.. Mesela, canım sıkkınsa ta Eski$ehir'den Ka$'a rakı içmeye gidebiliyorum.. Ya da canım rakı istediğinde ki bu her zaman oluyor evet, Eski$ehir'den trene atlıyorum.. Trende güzel bir rakı sofrası, İstanbul'a gelene kadar.. Arada biraz zaman kalıyor, Moda'da güzel bir kahvaltı ve ardından yine tren ile Eski$ehir'e dönü$.. Canım, çorba mı çekti ? Kim uğra$ır, Bolu dağının eteğindeki mütevazi restaurant zaten yapıyor. Hadi çorba içmeye gidelim.. :) Hiç ü$enmem, kafama eseni yaparım eğer beni keyiflendirecekse :)



Ciddi Buğra

Bu da son zamanlarda çıktı esasen. Özellikle i$imi
yaparken pek bir ciddi oluyorum nedense, hani olur ya ciddiliğinizden insanlar sizden uzak durur. O derece.. Dikkatim çok kolay dağılıyor, hele ki dağılsın aklımda ne var ne yok uçup gidiyor. E bunların olmaması için vücudumun ya da beynimin almı$ olduğu bir önlem olarak dü$ünüyorum :)



Böyle i$te.. Ha birde $emsettin var tabii, O'nu unutmamak lazım :) Pekiii, kime paslayalım bu güzel mim'i ? .. Imm, canımcım Undefinable yazsın.. Sonra pek tabii Elizaphelia yazsın.. :) Luna yazsııın, ve birde oralarda bir yerlerde iki tane dövmesi olan bir kız var, o yazsın :)

Te$ekkürler efenim, herkese mutluluklar :)

edit post

Uzun zamandır bir kitap dola$ıyor ortalıkta.. Benim rastlayı$ımsa bundan yakla$ık 1-2 ay öncesine dayanıyor.. Aslında tam bana göre, güzel noktaları var hayat ile ilgili.

Cherie Carter Scott'a ait olan kitabın adı " Hayat bir oyunsa, i$te kuralları " olarak geçiyor. Gerçekten tavsiye ederim, güzel bir ki$isel geli$im rehberi olmu$..

Biraz oradan alıntı yapmak istiyorum izniniz ile..

- Size bir vücut bah$edilecektir. Onu beğenebilir ya da ondan nefret edebilirsiniz. Ancak, kesin olan bir$ey varsa o da ömrünüzün geri kalanı boyunca onsa sahip olacağınız ve iyi bakmanız gerektiğidir.

- Muhtemelen hayatın her anı dersler ile geçecektir. " Yeryüzünde Ya$am " okulunuza kaydolduktan sonra, ya$anılan her olay, kar$ıla$ılan her ki$i potansiyel bir " Evrensel Öğretmen " olacaktır.

- Hatalara yer yoktur. Sadece yapılanlar sonucunda alınan dersler vardır. Sonuçta geli$mek bir süreçtir ve bu süreç içerisinde Ba$arı kadar Yenilgilerin olmasıda çok normaldir.

- Aynı anda ders almak gibi bir$ey yoktur. Bir dersi öğrenmeden, diğerine asla geçemezsiniz.. Öğrenene kadar tekrar edersinizi. Öğrenene kadar birçok farklı $ekilde kar$ınıza çıkabilir.

- Kolay ve zor dersler vardır.. Aslında kolaylar zor olanlardan daha da zor olabilir. Kolay olanları bir an önce öğrenip zor olanlara geçersiniz. Bu a$amada Acı, evrenin dikkat çekme yöntemi olmaktadır.

- Dersi öğrenmi$ olduğunuzu davranı$larınızın deği$mesiyle anlarsınız. Bir $eyin parçası, hiç bir $eyin çokluğundan kat kat daha iyidir.

- " Bura " dan daha iyi olan " Orası " asla yoktur. " Orası " dediğiniz yer " Burası " olduğunda yine " Buraya " kıyasla daha iyi gibi görünen ya da algılanan " Orası " olacaktır. ( Bu cümleyi çözene kadar gerçekten çok dü$ündüm :) )

- Diğer insanlar aslında sizin aynanızdır. Onlara bakarak kendinizi çok rahatlıkla tanıyabilirsiniz. Sonuçta kar$ı taraf sizin sevdiğiniz ya da nefret ettiğiniz bir $ey yapmadıkça onu sevmeniz ya da ondan nefret etmeniz mümkün değildir. İnsanlara iyi bakın !

- Ya$am denilen olgu tamamen size bağlıdır. Siz bo$ kağıdı alırsınız ve resim yapmaya ba$larsınız. Eğer siz yapmazsanız, mutlaka bir ba$kası yapacaktır.

- Gittiğiniz okulda Doğru ya da Yanlı$ diye olgular yoktur. Her$ey sonuç endekslidir. Yapabildiğinizin en iyisini yapın.



edit post



Whispering into my ear, all the lies you spun.
My single greatest fear is my little toy gun.
---
Just wait until I get my way, I promise it won't be fun,
If you feel like you should pray, pray for my little gun.

Honey Honey - Little Toy Gun

Hani bazı $arkılar vardır içinizi kıpır kıpır eder ya.. Bu da onlardan biri. Ben kulağımda son ses bunu dinlerken yürüdüğümde bütün dünya bana aitmi$ gibi geliyor nedense.. Çok eğlenceli, " Hayat gerçekten güzel! " dedirtebilen performansta bir parça.. Dinlemenizi $iddetle tavsiye ediyorum... Ayrıca bu $arkıyı bana kazandıran E*'ye de ayrıca te$ekkürlerimi sunuyorum :)) $arkıyı dinlemek isteyenler buradan indirebilir..

* Bu aralar kafamda müzik ile ilgili bir blog açma fikri var ama.. Bilmiyorum, ne dersiniz ?





edit post















edit post

Beni benimle bırak,
Beni benimle bu cehennemde!


Sonunda yaptırdım :) Mükemmel bir duygu, mazo$ist duygularınız kabarıyor yaptırırken.. Acı yok, kan falan hiç yok :) $iddetle tavsiye ederim..

İnsanlar yaptıracağım modeli daha önceden görmedikleri ve dolayısı ile manasını bilmedikleri için yadırgıyorlar biraz.. Çoğu ki$i cehennem yerine cenneti yaptırsaydın da güzel $eyler görseydin diyor :) Benim kar$ıla$mak istediğim $ey tam bu diyorum çoğuna..

Dün de güzel bir Hiper Dialog oldu aslında.. $öyle ki ;

Otelde insanlar yorumlamaya çalı$ırken a$çılardan bir tanesi " Bunu yaptırdıktan sonra cennet'e mi gitmeyi planlıyorsun? " dedi..

Ardından diğer bir a$çı sözünü keserek devam etti ;

" Abi cennete gidip ne yapsın.. Baksana orada ki ortama, Tayyip Erdoğan orda, Erbakan orda.. Cehennemde Paris Hilton ayaklar altında, kimse yüzüne bile bakmıyo. O derece.. "

Tabii ki bunun arkasından gelen, tüm oteli inleten kahkaha sesleri :)

$öyle devam etti ;

" Cennette her yer çiçek, böcek.. Bir yerden sonra sıkılır insan orda.. İçki, kumar, karı kız hepsi cehennemde.. Her dakika aksiyon olur.. "

Ne desem bilemedim :) Ama çok güldüğümüz kesin :)

Neyse efenim, kocaman mutluluklar diliyorum herkeslere!

edit post


Bu sabah blogları okurken gördüm.. Gördüğüm ilk anda dondum, öylece durdum. Hiç abartmıyorum, hayatımda gördüğüm, kurulan en manalı ve en güzel cümlelerden bir tanesiydi. Evet.

Kendinin de izniyle yayınlamak istedim yazıyı.

" Melodileri severim.. Kulağımda çaldıkça kalbime yön veren kaldırımlarda, sol anahtarı kıvamında yürümeyi.. "


edit post

Efendim bu aralar ben çok $ımarıyorum.. Sonumuz hayır olsun, ne olacak böyle bilmiyorum :)

Birkaç gündür bir ödül dola$ıyor blog aleminde biliyorsunuz.. Çok sevdiceklerim, -D- , - N - , Evolet, Melankolia Sln, Yumicik ve Gökku$ağında Oturan Kız göndermi$ler sağolsunlar.. Kocaman kocaman nur topu gibi 6 tane ödülüm oldu :) Çok te$ekkür ediyorummm :))

Bu ödül... Luna'ya gelsin.. Bir dost'a gitmi$tir mutlaka ama benden de gitsin.. Bir de Flightless Bird.. :)

edit post



Efenim mim derken aldı ba$ını gitti.. Toparlayalım bakalım.. Yalnız bir $ey var söylemek istediğim, Bi dost mükemmel(!) bir güzellik yapıp bir mim paslamı$.. 100 madde :) Yazacağım pek tabii ama biraz zaman alacak, haber vereyim dedim :))

İlk mimi Loreathan paslamı$tı. Röportaj tadında, cevaplanması gereken bazı sorular var. Bakalım, nasıl olacak :))

1- Bloguna neden bu adı verdin?

Aslında bunun üzerine pek dü$ünmedim. Öylece, birden çıkıverdi.. Sonra kendime logo ararken $u ağzından su damlayan sersem $eyi gördüm. Evet, bu olsun dedim kendi kendime.. O günden bugüne adımız Toslumbağa kalmı$tır.. Yoksa kaplumbağalara kar$ı ayrı bir ilgim yok :)


2- Blog yazarken, star tribiyle istediğin, olmazsa olmaz dediğin $eyler var mı ?

Haha, nasıl bir sorudur bu :) Aslında var, müziksiz asla.. Gerçi müzik hayatımın her anında olduğu için yazarken istediğim özel bir durum da olmuyor. Olsun :) Ama olursa fena olmayacaklar var tabii.. Güzel bir ruh hali ve mis gibi bir kahve.. Mmm!

3- En son satın aldığın garip $ey ?

Bunun herhangi bir gadget ürünü olduğunu farzederek yazıyorum, belki de i$ime öyle geliyor :) Keyfime çok dü$kün biri olduğum için $urada gördüğünüz Hi-Tech laptop altlığını aldım :)

4 - $eker gibi bir insan olduğun anlar..

Son zamanlarda O'nunla olduğumda.. Bildiğiniz hamur gibi oluyorum.. Muhte$em bir huzur ve bunun etrafıma yansıması.. :) E birde 2 duble rakı içtikten sonra tabii ki.. :)

5- Arkada$ım artık sormayın $unları dediklerin ?
- Daha önce benden ba$ka Serdar Ortaç ya da BBG Caner'e benzeten olmu$muydu ?
- Çok içmiyormusun ?

6 - Seks'in sende ki rengi..

Bu kadar $eker sorular arasında bu nasıl çıktı anlayamadım.. Ama.. Immm.. A$kın sabit bir rengi yoktur bence.. Ya$adığın duygular, hissettiklerinle ya$adığın kadar koyu.

7 - Aynaya baktığında gördüğün ?

Genellikle muzur bir çocuk görüyorum :) Birde, gözüm hep küpelerime takılır :))

8 - " Kendini okutan blog " dediğin ?

Kendini okutan blog benim okuduğum blogdur :P Tamam, kötü oldu.. Ben insanların ya$amlarından kesitler görebildiğim yazıları seviyorum. Her yazıda farklı bir hayat, farklı bir ya$am tarzı, bamba$ka bir insan. Ho$uma gidiyor. Kendime bir$eyler katıyormu$um gibime geliyor çoğu zaman. :)

9 - Bu blog sahibi/sahibesi ile kar$ıla$abileceğimiz mekanlar ?

$u sıralar İstanbul Marriott Asia'nın herhangi bir yerinde kar$ıla$abilirsiniz :) Bir süre sonra muhtemelen en çok özlediğim $ey olan, Anadolu Universitesi çimleri üzerinde bira içerken.. Eski$ehir Nox Pub da es geçilmeyecek diğer mekan pek tabii :) Ayrıca herhangi bir Media Markt'da müzik bölümünde de görenler var :)


İ$te böyle.. :) Bu mim'i kimseye göndermiyorum, yazmak isteyen varsa paslanmı$ bilsin :)


Diğer mim Evolet'den gelmi$.. Burada da sorular var, hemen onları da cevapliyorummm :))

1 - En çok güldüğüm hadise..

Genellikle kanks ile olan konu$malarımızda gülme krizlerine girmi$imdir.. Farklıdır, güzeldir :) Mesela.. Bir tanesi $öyledir..

M* : Ok
B* : Yay!
M* : dan çıktı.
B* : Yuh ama ya!!!

Aile içerisinde geçen bir ba$ka dialogda $öyledir ki çok güldüğüm nadir anlardan biridir.. :)

Ablam : Anne sabah o ütülerin hepsini bitmi$ görmek istiyorum, bir tane bile kalmasın!
Anne : Ben size bugüne kadar ütüsüz don bile giydirmedim be !
Eni$te : ( Buruk bir ses ile Anne'ye ) Anne biliyormusun.. Ben ilk ütülü donumu Aslı'dan giydim..
Anne : Nasıl bir duyguydu peki ?

Ailecek atılan bir kahkaha, uyuyan babadan gelen ultimatom..

Eni$te : ( Kısık bir ses ile ) Pek farkı yoktu, aynıydı :)
Anne : Biz ailecek severiz ütü yapmayı, zamanında Baban Aslı'nın bezlerini bile ütülerdi :)

E tabii bundan sonra verilen tepkileri tahmin edebiliyorsunuzdur :)


2 - En çok ağladığım olay...

Yakın zamanda öyle abartılı bir $ekilde ağlamadım.. Severimde, zaman buldukça ağlarım ama öyle en çok falan diyemem.. Dü$ünüyorum.. En sevdiklerimden olan bir $ahsiyeti kaybettiğimizde, gece gelen telefon ile uykumdan uyanmı$tım.. Yatakta yastığıma sarılmı$ hıçkıra hıçkıra ağlarken, Baba'nın beni teselli etmeye çalı$tığını hatırlıyorum sadece.

3 - En komik duruma dü$tüğüm an..

Efenim, $urada bahsettiğim yıllar öncesine ait olay.. Hiç gerek yoktu aslında :))

4 - En çok sinirlendiğim anlar..

Imm, bunun üstüne baya bir dü$ünmeliyim sanırım :) İnsanların sevgi, ilgi ve güç bağımlılıklarını benim üzerimden tatmin etmesine bir yere kadar izin veririm. Herkese lazım sonuçta, ama bunu abartılarsa bende yolumdan $a$ıp bir canavara dönü$üyorum :)

Bu mim de burada biter ve ben çeker gider :) Te$ekkür ediyorum efenim, biraz uzun oldu ama idare edeceğiz artık :)


edit post


-D- paslamı$ mimi.. Esasen birkaç gün oluyor pek tabii ama ben pek zaman ayıramadığımdan bugüne kadar sallandır.. Sıra geldi gerçekler ile yüzle$meye :) Efenim birkaç soru varmı$, cevaplandırılması gerekiyormu$.. E hadi bakalım.
İlk soru..

1 - Neden blog yazarsınız ?

Neden blog yazarım.. Güzel soru :P Aslında biraz kendim için yapıyorum bunu, zira not almak gibi bir$ey benim için.. E pek tabii bunun yanında bulunan güzel $eyleri de payla$mak fena olmuyor. Ama asıl istediğim daha doğrusu amacım, bir insanın ne kadar dengesiz bir ruh haline sahip olabileceğini gösterebilmektir :))

2 - Son zamanlarda hiç vakit ayıramadığım uğra$larım..

Bilenler bilir, ben profosyonel olarak gemi modelciliği yapıyorum.. Bu hobime uzun bir süredir zaman ayıramadım. Gemilerimin kar$ısına oturup kahvemi yudumlayamayı$ımın eksikliğini hissediyorum.. Muhtemelen Eski$ehir'e gidince ba$larım tekrar.. Hatta, modeli de burada seçeriz belki :) Kısa dönemde ise kendime pek zaman ayıramıyorum :)

3 - $u anda imkanım olsa gerçekle$tirmek istediği hayalim...



Bunun için tek eksik zaman aslında ama yok i$te.. Evet, $u anda Bursa'da Dağevi, $arap Evi gibi bir takım isimler ile anılan yerde olmak istiyorum.

4 - Hayatınızda iyi ki yapmı$ım dediğiniz üç $ey..

- Doğduğumda iyiki ben olmu$um..
- İyi ki kendi doğrularıma daima inanmı$ım..
- Kulağımda ki 3 deliğin olu$masına sebebiyet veren hatalarımı iyi ki yapmı$ım..

5 - Mutfakta en çok sevdiğim uğra$..


E pek tabii yemek yemek... Yapmasını da pek severim. Zaten bulunduğum sektör ve departman olarak tam ortasındayım mutfağın. Sevmeme gibi bir lüksüm olamaz :) Yapıyorum ama yaptığım yemekleri süslemeyi daha bir çok seviyorum :)))

6 - En sevdiğim yemek..

Et yemeklerini çok severim. Fırın olsun, Izgara olsun hiç farketmez.. Hele bir de rakı varsa çiğ bile yerim :))

7 - Giyim konusunda abarttığım $eyler..

Evet, takıntılarım var maalesef.. Giyindiğim zaman üstümde mutlaka renk uyumu olmalı. Bir de gömlek giydiysem eğer, yakaları mutlaka ama mutlaka(!) dik olmalı.. Değilse yarım saat uğra$ırım ama yine olurlar :)

8 - Beni anlatan bir resim...

Bakalım :))


Mim'i kimseye paslamıyorum.. Dileyen olursa istediği gibi yazabilir...

edit post


Birkaç zamandır hissediyorum bunu..
Bedenimin iki yanında iki farklı varlık var sanki.
En çokta,
Trafikte(!), kar$ıdan kar$ıya geçerken hissediyorum nedense..
Elimden tutup geçiriyorlar,
Sağa sola bakma zahmetinden kurtuluyorum diye seviniyorum birde.
Bir tanesi bugüne kadar özlem duyduğum $eylere yakla$tırırken,
Diğeri sahip olduğum $eylerden uzakla$tırıyor.
Birine kar$ı çıksam, diğerine boyun bükmek zorunda kalıyorum.
Hangisi iyilik meleği, hangisi kötülük algılayamıyorum.
Üstelik,
Kendimi onlar ile o kadar güzel dengelemi$im ki,
Bir tanesi yanımdan çekilirse,
Dengemi kaybederim diye korkuyorum.

Bug.

edit post


Uzun zamandır bir Twilight hadisesi aldı ba$ını gidiyor.. Yok Edward yok Bella derken atladığımız bir$ey var ki filmin müzikleri!

Her sahne ayrı bir $a$ırtıcılıkta.. Bir sahnede inanılmaz hareketli bir müzik ile kar$ıla$ırken, ardından gelen sahnede inanılmaz derecede ki yumu$ak müzik sizi sizden alıyor...

$urada ki yazıda unutmu$um $arkıyı koymayı, dolayısı ile bugün iki adet $arkı payla$acağım.. İki $arkı, iki farklı ruh hali..

$arkılardan ilki, Supermassive Black Hole. Parçayı Muse adlı grup yapmı$.. Punk, PostPunk gibi bir tarzları var. Esasen pek tarzım olmamasına kar$ılık pek bir iyi geliyor, pek bir ho$ oluyor dinlemesi.. Filmi izleyenler bilir, $u me$hur beyzbol sahnesinde çalıyor parça. Eğer bugün hareketli bir parça dinlemek isterseniz de buradan indirebilirsiniz :)

İkinci ruh besleme aracına gelirsek.. Iron and Wane - Flightless Bird American Mouth. Çok daha sade, çok daha huzur verici.. Sözleri biraz garip aslında.. Bence, sözlerini bir kenara bırakarak dinlemelisiniz... Onun haricinde gerçekten insana, sevgilisi ile dansetme isteği veren bir parça.. Hani aklıma geliyor, bir düğünde ilk dans parçası olarak bile deneyebilirim :) Eğer.. Bugün biraz daha sakin, biraz daha duygusal bir ruh haline sahipseniz bence kesinlikle dinleyin, içinizin nasıl huzur dolduğunu göreceksiniz! Buyrun, ikinci parça da burada.

edit post


Doris mimlemi$ :) Vazgeçemediklerimmi$ konu .. Pek tabii birçok ki$i gibi benim hayatımda da ufak saplantılarım var.

Bakalım aklıma ilk gelenlere.. :)
Çakmağım... $urada bahsetmi$tim asla vazgeçemem. Hayatımda benim tüm sırlarımı bilen hatta benden daha fazlasını.. Bir yere gittiğimde cüzdanımı bile masada
bırakırım ama onu asla! Yanımdan hiç
ayırmam, vazgeçemem!







Küllüğüm..
Evet, farkındayım abzürd bir durum. Ama ondan da
asla vazgeçemem.. Herkesin
gel atalım $unu artık ısrarlarına rağm
en 3 senedir çöpe gitmesini engellediğim biricik küllüğüm.. Asla vazgeçemem!




Küpelerim.. Bu pek mantıklı gelmiyor aslında :) 3 tane küpemden de asla vazgeçemem. Genelde takıyorum ama
takmadığım zamanlarda da
üstümden kesinlikle ayırmam!








Bilgisayarım.. Asla ama asla! Benim için çok değerlidir.. Evet, ilk defa hayatımda bir$eye
maddi olduğu için değer veriyorum sanırım ama her$eyiyle beni ta$ıyor. Bilgisayarımı ele geçiren bir insan benim hayatımı çözer. Hayatımı geçiyorum, beni çözer. Yok, bilgisayarım olmadan asla! Ba$ka bilgisayar istemem, Bu.. .







Müzik.. Müziğimden de öyle. Birçok insanın dinlediği müziklere
ruh halleri etken olurken, benim ruh halime dinlediğim müzikler hakim oluyor. Müzik dinlerken, dinlenilen
parçanın ruh haline bağlı olarak ben de anında deği$iveriyorum :)






$emsettin pek tabii :) Belki bilirsiniz, belki bilmezsiniz $emsettin'i.. Bilmeyenler $uraya bakabilir. Yok $izofren falan değilim.. $emsettin benim iç sesim diyebilirim sanırım.. Yapacağım muhtemel pek çok hatadan beni uzakla$tıran, bazen de beni yanlı$ların ortasına sürükleyen.. Olsun ama seviyorum onu, kalsın o da gitmesin bir yere :))






Keyif.. Baba her fırsatta dile getirir, " Sen tam bir keyif pezevengisin " der. Evet öyleyim galiba.. Keyif yapmaktan asla vazgeçmem.. Öyle ultra $eyler de değil. Yanda bulunan fotoğrafta ki gibi ayaklarım buz gibi sudayken içilen rakı, sabah kalktığımda kahvemden aldığım ilk yudum.. Sevdiğim bir müzik duyunca tüylerimin diken diken olması.. Vazgeçemem!






Ve pek tabii. Ailem. Ne olursa olsun ailemden vazgeçmem!


$öyle bir okudum da yazdıklarımı.. $ımarık bir yazı olmu$, ama yapacak bir$ey yok pek.. Seviyorum ne yapayım :D

Pekiii, sıra geldi paslamaya.. :) Bir çok ki$i yazdı aslında bunu.. Yazmayanlardan, ımmmm...

Ecem yazabilir :) Sonraaa... Evren, -D- , Yumicik yazabilir..

Hıı birde, Ay Kopuğu var. Ufak bir kaza(!) geçirmi$. O da yazsın mümkünse :))

edit post